“Türkiye Deprem Gerçeği – Depremde Yapılar Neden Göçer ? – Neden Kentsel Dönüşüm? semineri düzenlendi

“Türkiye Deprem Gerçeği – Depremde Yapılar Neden Göçer ? – Neden Kentsel Dönüşüm? semineri düzenlendi

“Türkiye Deprem Gerçeği – Depremde Yapılar Neden Göçer ? – Neden Kentsel Dönüşüm?

“DEPREM YÖNETMELİĞİ – KAHRAMANMARAŞ DEPREMLERİ”
İnşaat Mühendisleri Odası Sakarya Şubesi ve Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanlığı tarafından  “Türkiye Deprem Gerçeği – Depremde Yapılar Neden Göçer ? – Neden Kentsel Dönüşüm?
6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri ve Deprem Yönetmeliği”semineri düzenlendi

“Türkiye Deprem Gerçeği – Depremde Yapılar Neden Göçer ? – Neden Kentsel Dönüşüm?
6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri ve Deprem Yönetmeliği”seminerine İnşaat Mühendisleri Odası Kocaeli Şube Başkanı Ali Akgün,  Zafer Partisi Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Uzman Doktor Cihan KOLİP ,CHP  Adapazarı ilçe Başkanı Haluk AKBAY  ve çok sayıda Mühendis  veöğrenci katıldı.

Açılış Konuşması yapan İMO Sakarya Şube Başkanı Semih UÇAR”  Depremler doğal afetlerin başında gelmektedir. Etkileri açısından doğal afetlerin
yüzde sıralaması % 61 deprem, % 15 toprak kayması, % 14 sel, % 5 kaya düşmesi, % 4  yangın ve % 1 çığ şeklindedir.
Bilim, mühendislik ve akla aykırı uygulamalar ile rant politikaları nedeniyle, ülkemiz bir “deprem ve afet ülkesi” de olmuştur. GSMH’nin her yıl ortalama % 3’ü ile % 7’si afet zararlarını karşılamaya harcanmaktadır. Gerçekte hepsi birer doğa olayı olan deprem, heyelan, çığ/kaya düşmesi, su baskını v.b. olaylar bilinçsizce verilmiş yer seçimi kararları, mühendislik verilerinden yoksun imar planları, düşük standartlarda ve mühendislik hizmeti görmemiş yapı üretimi, kısaca ranta dayalı hızlı,düşük nitelikli, tasarımsız, plansız kentleşme ve sosyo-ekonomik politikalar sonucu
insani, sosyal ve ekonomik yıkımlara dönüşmektedir. Türkiye’nin deprem sorunu bu bağlamda ve bir bütünsellik içinde ele alınmalıdır.
Türkiye aktif bir deprem kuşağı üstünde bulunmaktadır.  Ülke topraklarının, sanayisinin ve barajlarının büyük bir kısmı deprem kuşağı içinde yer almaktadır.
Ülkemizin 81 ilinin 55’inin Birinci Derecede Deprem Bölgesinde bulunması, ancak depremlerle birinci dereceden bağı bulunan Yapı Denetim Yasası’nın önce yalnızca 19 ili kapsamına alması, diğer illerde ise ancak 1 Ocak 2011’den itibaren geçerli olması, Türkiye’deki deprem önlemlerinin yetersizliğine ilişkin ciddi bir ipucu sunmaktadır.
Deprem Şurası, Ulusal Deprem Konseyi gibi girişimlerin devre dışı bırakıldığı bir coğrafyada deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrası önlemler bütünlüğüne dikkat çekmek sanıldığının ötesinde önem taşımaktadır.
Deprem, jeoloji ve jeofizikten, şehir plancılığı, inşaat, mimarlık, elektrik, makina mühendisliği disiplinlerine dek çok bilimli bir mühendislik, mimarlık alanıdır. Ancak ülkemizde gerek depremler gerekse birçok toplumsal olay ve durum açısından
mühendisliğe gereken pozitif önem verilmediği ve hatta geriletilmeye çalışıldığı için zincirleme birçok sorun oluşmakta ve gereken katkılar alınamamaktadır.
Ülkemizde 99 depreminden sonra bir arpa boyu yol alınmadığı bugün 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri Van’da ve Erciş’te ve yöre köylerinde binaların yıkılmasıyla acı bir şekilde görülmüştür.
Bu durum: Mühendislik, mimarlık ve şehir planlama disiplinlerinin teknik, bilimsel ve yasal ilkelerinin dışlanmasının doğal bir sonucudur.
Mühendisliğin sanayi, tarım, kent ve toplum yaşamına yönelik, bilimsel teknik temellerdeki kamusal, toplumsal hizmet niteliğini reddeden anlayışta
ısrar edilmesinin bir sonucudur.
Deprem ülkesi gerçeği görmezden gelinerek “yapı denetimi” “risk-afetsakınım planlaması”nın içi boş popülist yaklaşımlarla siyasi malzemeye
dönüştürülmesinin sonucudur.
Van Gölü kıyısında afet bölgesi ilan edilen alanda, kamu kurumlarının yer seçmesinde ve tarım arazilerinin, gevşek zemin özellikli ovaların çok katlı yapılaşmaya açılmasında sakınca görmeyen anlayışın bir sonucudur.”

Prof. Dr. Kemalettin YILMAZ ( SAÜ İnşaat Müh.Bölümü) “Türkiye Deprem Gerçeği – Depremde Yapılar Neden Göçer ? – Neden Kentsel Dönüşüm?

Türkiye’de meydana gelen depremlerde binaların yıkılmasının birçok nedeni bulunmaktadır. Bunlar arasında binaların eski ve standartlarına uygun olmaması, güçlendirme yapılmamış olması, doğal afetlere karşı yeterli tedbirlerin alınmamış olması gibi faktörler yer alır.

Eski binalar depreme çok fazla mukavemet gösteremiyor. Özellikle kolonların eskimesi ve oldukça yıpranması depremden çok etkilenmesine neden oluyor. Depremde bina genellikle kolonlardan itibaren yıkılmaya başlar. Kolonlar fay hattının oluşturduğu zemin hareketine karşı direnç gösteremez ve çatlamaya başlar

Betonarme inşaat, birdöküm (monolitik) olduğundan, çelik, ahşap ve ön üretimli betonarmede olduğu gibi bağlantı sorunu yoktur. Deprem dayanımı açısından betonarmeyi diğer malzemelerden üstün kılan en önemli özellik de budur.

Deprem sonrasında betonarme yapı elemanlarında görülen yapısal hasarlar nelerdir?

Eğilme, kesme, burulma gibi etkilerin biri veya birkaçı aynı anda kolonda hasara neden olabilir. Bunlara ilaveten narin kolonlarda burkulmadan da söz edilebilir. Yön değiştiren eğilme momentleri ya da kesme kuvvetleri nedeniyle oluşan hasarlar en sık rastlanan türdür.Uygun olmayan beton sorunu mühendisler tarafından yapılan hatalardan biridir. Çimento ve karışım oranları iyi hesaplanmadığı zaman çok büyük sıkıntılar teşkil eder çünkü binanın ne kadar ömür süreceğini beton belirler. Karışımlar binaya dayanıklılığını kazandırır. Onaylanmadan önce betonun, harmanlama, test etme ve sertleştirme gibi birçok deney ve testten geçmesi gereklidir”

Betonda rötrenin zararları ve azaltma çareleri, üretim tesisinde ve şantiyede beton kontrolünü gerçekleştirme ve betonda kalite denetimini istatistiksel olarak değerlendirebilme, kalite sürecini izleyebilme. Sahada yapılan çalışmaları yerinde inceleme. Tahribatlı ve tahribatsız beton deneylerinin ne olduğunu öğrenme. Zararlı ortamın ne olduğu, beton ve betonarmede meydana getireceği hasar türleri, hasara neden olan etkenler ve bunların tespitini yapabilme.
Doç. Dr. Aydın DEMİR ( SAÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü )  6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri ve Deprem Yönetmeliği”06 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız ve asrın felaketi olarak adlandırılan depremler sonrasında oluşan can ve mal kayıpları mevcut yapı stoğumuzun, özellikle belirli bir tarihten önce inşa edilmiş olanların, depreme karşı yetersiz kaldığını göstermiştir. Ekibimizin yerinde yaptığı saha
çalışmalarındaki gözlemleri, 1992 yılından itibaren ülkemizde meydana gelen yıkıcı depremler
sonrasında tespit edilen yapı hasar tipleri ve oluşum mekanizmaların neredeyse aynı olduğunu ortaya
koymuştur.
Betonarme binalarda meydana gelen hasarların başlıca nedenleri olarak (i) yetersiz beton kalitesi, (ii)
nervürsüz (düz) donatı kullanılması, (iii) uygun olmayan zeminlerde inşaatların yapılması, (iv)
taşıyıcı sistemin asmolen döşeme olarak projelendirilmesi, (v) ağır konsol çıkmalar ve (vi) binaların alt katlarındaki kat yüksekliği fazla mağazalar/dükkanlar belirlenmiştir.
Yığma binalarda oluşan hasarların başlıca nedenleri olarak (i) bağlayıcı ve yığma birimlerin yetersiz
malzeme özellikleri, (ii) hatıl ve lento eksikliğinden kaynaklı zayıf taşıyıcı duvarlar ve (iii) uygun
olmayan bağlantı detayları belirlenmiştir.
Betonarme ve yığma yapılarda kötü işçilik ve uygulama detaylarının eksikliği hasarların gelişimi ve
ilerlemesine neden olmuştur.
Deprem sonrasında büyük bir kısmı hasar gören, geçmişi günümüze bağlayan tarihi eserlerimizde
uygun şekilde restorasyon çalışmalarının gerçekleştirilmediği tespit edilmiştir. Özellikle ilgili
kurullarda, hazırlanan projelerin uygunluğunun değerlendirilmesinde inşaat mühendislerinin yer
almaması ve kontrol mekanizmasının yeteri kadar işletilememesi hasarın en büyük nedenleri olarak
ortaya çıkmıştır.
Ülkemizin herhangi bir bölgesinde, herhangi bir zamanda, can ve mal kaybına neden olabilecek
büyüklükte depremlerin meydana gelmesi muhtemel ve kaçınılmazdır. Bu nedenle, depreme
dayanıklı yapı tasarımı kapsamında hem yeni inşa edilecek binaların uygun projelendirilmesi hem de
mevcut binalarımızın depreme hazır hale getirilmesi acilen gereklidir. Bu amaçla; mühendis
kadromuzun eğitimlerine sürekli olarak devam etmesi, halkımızın bilinçlendirilmesi ve yapı sağlığı
izleme sistemleri, sismik izolatörler, lifli polimer kompozit kumaşlar, 3D yazıcılar, hafif çelik, ahşap
gibi “Yeni Yapım Teknolojilerinin Ülkemizde yaygın kullanılmasının desteklenmesi oldukça
önemlidir.”

                   

Prof. Dr. Kemalettin YILMAZ (Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü)
İstanbul devlet Mim.ve Mühendislik Akademesi(Yıldız) 1977 yılında başarı ile
tamamlayarak İnşaat Mühendisi ünvanını aldı. 1980 – 1982 yıllarında İstanbul Teknik
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yapı Anabilim Dalı’nda tamamlayarak İnşaat Yüksek
Mühendisi ünvanını aldı. 1982-1989 yıllarında yıllarında İstanbul Teknik Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Yapı Malzemeleri Anabilim dalında doktorasını tamamlandı. 1989
yılında Sakarya Üniversitesinde Yapı Anabilim Dalında Yardımcı Doçent, 1996 yılında
Sakarya Üniversitesinde Yapı Anabilim Dalında Doçent ve 2003 yılında Sakarya
Üniversitesinde Yapı Malzemeleri Anabilim Dalında Profesör ünvanını aldı.

Doç.Dr.Aydın DEMİR (Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü)
Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü 2003 yılında başarı ile
tamamlayarak İnşaat Mühendisi unvanını aldı. Aynı yıl, bir yıl İngilizce hazırlık okuyarak başladığı
Yüksek Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İnşaat Mühendisliği Anabilim
Dalı’nda 2006 yılında başarı ile tamamlayarak İnşaat Yüksek Mühendisi unvanını almaya hak
kazandı. 2005-2012 yılları arasında özel sektör şirketleri ve kamu kurumlarında İnşaat Yüksek
Mühendisi olarak projelendirme ve saha uygulama çalışmalarında görev yaptı. 2012 yılında
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Öğretim Üyesi Yetiştirme Programını kazanarak Sakarya
Üniversitesi’nde Araştırma Görevlisi olarak görev yapmaya başladı. Aynı yıl başladığı doktora
eğitimini Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı’nda 2018
yılında başarı ile tamamlayarak Bilim Doktoru unvanını aldı. 2016 yılında Kuzey Makedonya, Üsküp
Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi, Deprem Mühendisliği ve Mühendislik Sismolojisi
Enstitüsü’nde (IZIIS) Ziyaretçi Doktora Öğrencisi olarak bulundu. 2019-2023 yılları arasında Sakarya
Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde Doktor Öğretim Üyesi olarak görev yaptı. Daha sonra,
2022-2023 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri, The Ohio State Üniversitesi’nde Ziyaretçi
Araştırmacı olarak görev yaptı. Üniversiteler Arası Kurul Başkanlığı’ndan 2023 yılında İnşaat
Mühendisliği bilim alanında Doçent unvanı almaya hak kazandı. Halen Sakarya Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır.
Yapısal deprem mühendisliği, performansa dayalı tasarım ve değerlendirme, yapı mekaniği,
nümerik modelleme ve yapıların ilerlemeli çökme (progressive collapse) analizi konularında pek
çok uluslararası bilimsel yayını ve dış kaynaklı projeleri bulunmaktadır.

Etiketler

Fehmi Duman