TÜRKİYE BUĞDAY HASATINDA %10 VERİM ARTIŞI BEKLENİYOR

TÜRKİYE BUĞDAY HASATINDA %10 VERİM ARTIŞI BEKLENİYOR
Kurak geçen sonbahar ve kış aylarından sonra bahar ayında artan yağışlar, buğday verimliliği
açısından Türkiye’nin yüzünü güldürdü. (TMO) Toprak Mahsülleri Ofisi’nin uyguladığı alım politikası
ve teşvikler, çiftçilerin buğday ekimine yönelmesine katkıda bulunarak ekim alanı oranında %5 artışa
yansıdı. Türkiye’nin en büyük buğday unu üreticilerinden ve ihracatçılarından Doruk Un’un Yönetim
Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, merakla beklenen hasat döneminde buğday tedariğinde
önceki yıla göre %10 oranında verim artışına işaret ederken pandemi, dünyanın tahıl ambarı iki ülke
Rusya ve Ukrayna’nın savaşı ve iklim koşulları sebebiyle önümüzdeki süreçte ülkelerin en büyük
sorununun ‘gıda tedariği’ olacağının altını çiziyor. Bu süreçte en doğru adımın ‘sürdürülebilir tarım ve
verimlilik esaslı üretim’ olduğunu vurgulayan Erbap, Doruk Un olarak tarım ülkesi olan Türkiye’de
ekim alanlarını ve verimliliği artıracak çalışmalara hız verdiklerini belirtiyor. 2022 yılını 4,1 Milyar TL
ciro ile kapatan Doruk Un; depo, üretim ve lojistik yatırımları ile 2023 yılında %46 büyüme ve 6 Milyar
TL ciro hedefinde…
Dünya tarım piyasalarında enflasyon baskısı ile tedirginlikler devam ederken Türkiye’de ise tarımın
ana gündemi kuraklık ve doğal felaketlerin tetiklediği gıda enflasyonu beklentisi… Uygulanan teşvikler
sonrası üretimde yaşanan artışın gelecek etkileri merakla beklenirken şimdi gözler hasat döneminde…
Tarımsal üretimde tarladan sofraya entegre süreç yöneterek değer zinciri oluşturan Doruk Un’un
Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, 2023/2024 sezonunda dünya buğday üretiminin bir
önceki yıla oranla yaklaşık %2 azalmasına rağmen dünya buğday stoklarının 277 milyon ton
devredeceğini, yeni gelecek hasatlarla birlikte de bir buğday sıkıntısı gözlenmediğini açıklıyor.
Yaklaşmakta olan hasat sebebiyle fiyatların önemli oranda düştüğünü belirten Erbap, yakın gelecekte
artan sıcaklıklar ve azalacak yağışlardan dolayı dünya nüfusunu beslemenin zorlaşacağına dikkat
çekerken pandemi, savaşlar ve iklim koşulları sebebiyle önümüzdeki süreçte ülkelerin en büyük
sorununun ‘gıda tedariği’ olacağının altını çiziyor.
Tarımsal ürünlerin ekimi, hasatı, depolanması ve sevki konusunda hassas dönem
Önümüzdeki yaz aylarında özellikle Temmuz ve Ağustos’un son 100 yılın en sıcak ayları olacağını
belirten Erbap, ‘Bilimsel veriler dünyanın ortalama sıcaklık verisinin 1860 yılı ile 2022 yılları arasında
yaklaşık 2°C arttığını gösteriyor. Eko sistemimiz yangın, sel, rüzgâr fırtınası, böcek nüfusundaki
artışlar, ormanların azalması, madencilik ve aşırı kimyasal ilaçların kullanımı gibi dış etmenler
nedeniyle bozuluyor. Bu sebeplerden dolayı azalan biyoçeşitlilik, artan kimyasal kirlilik ve CO2
tarımsal verimi olumsuz etkileyecek. Buradan yola çıkarsak tarımsal ürünlerin ekimi, hasatı,
depolanması ve ihtiyaç duyulan bölgelere sevki konusunda daha dikkatli olunması gereken bir
döneme giriyoruz. Pandemi, Rusya-Ukrayna Savaşı ve iklim koşullarının verdiği sinyallere göre
önümüzdeki süreçte sürdürülebilir ve akıllı tarım çalışmaları oldukça önem kazanacak. Biz Doruk Un
olarak tohum tarafında Marmara Bölgesi’nde üç ayrı alanda 80’e yakın tohumun geliştirilmesi adına
sahada çalışmalarımıza başladık. Sertifikalı tohum kullanımını artırılması için teşviklerin artırılması,
alım ve satış zamanı yapılan desteklerin çiftçi maliyetine uygun olarak belirlenmesi, alım garantisi
verilmesi, toplu ürün politikaları yerine ürün bazında politikalar geliştirilmesi, kuraklığa ve hastalıklara
karşı dayanıklı tohum çeşitlerinin geliştirilmesi gibi konuların hayata geçirilmesi bu süreçte önleyici
olacaktır. ‘ şeklinde konuştu.
Ekim alanlarındaki düşüş rekolteyi etkiliyor
Rusya Ukrayna Savaşı sonrasında yükselen dünya buğday fiyatlarının 2023 yılı Mart ayından itibaren
düşmeye başladığını belirten Erbap, savaş sonrası Ukrayna’da ekim alanlarında %40 oranında düşüş
yaşandığını belirtiyor. ‘Hem buğday hem de mısır bitkisinde önemli ihracatçılardan biri olan
Ukrayna’nın bu durumu önümüzdeki dönemlerde fiyat ve hammadde temininde ithalatçı ülkeler
açısından sorun teşkil edebilir.’ şeklinde konuşan Erbap, Türkiye’de de 2001 ile 2022 yılları arasında
tarım alanlarında yaklaşık %12’lik düşüş gözlemlendiğini açıkladı. Düşüşün en önemli nedenlerinden
birisinin çok yıllık bitkilere kayış olduğunu belirten Erbap, bu durumun Türkiye tarımında çok ciddi bir
risk teşkil ettiğini söyledi. Tarıma elverişli toprakların bir bölümünde konut veya sanayi alanına
kayması da Türkiye’de sürdürülebilir tarım için önemli bir sorun teşkil ediyor.
Deprem bölgesi Türkiye’deki tarım arazilerinin %15’inden fazlasını oluşturuyor
Türkiye’deki toplam tarım arazilerinin yaklaşık %15’inden fazlasını ve toplam bitkisel üretimin %25’ini
oluşturan deprem bölgelerinin tarımsal üretim bilançosuna da dikkat çeken Erbap, deprem dolayısıyla
tarım arazilerinde meydana gelen yer kaymaları, heyelanlar, çatlaklar, yarıklar ve kırılmaların tarım
arazilerinin kullanılmasını zorlaştırdığını belirtiyor. Bu zararları en aza indirmek ve bölgede tarımın
yeniden canlandırılması adına Doruk Un, bölgede tarıma devam eden çiftçiye bedelsiz tohum ve
mühendislik desteğiyle bölge halkının ve çiftçinin yanında oluyor. Depremde yıkılan veya dönüşüm
sebebiyle yıkılıp yeniden inşa edilecek olan binaların molozlarının asbest tehlikesi doğurduğuna
değinen Erbap, bu molozların tarım arazilerine ve su havzalarının olduğu alanları dökülmemesi
gerektiğini belirtiyor. Şehirlerin yeniden inşa sürecinde doğru planlamaya dikkat çeken Erbap’a göre
yıkılan konut ve iş yerlerinin yeniden inşa sürecinde deprem riski az bölgelerin seçilmesi gerektiği gibi
tarımsal alanlardan uzaklığın da dikkate alınması gerekiyor.
Türkiye, dünya tahıl ticaretinde stratejik bir öneme sahip
2022 yılında yaklaşık 19,8 milyon ton buğday hasadı gerçekleştiğini vurgulayan Erbap, ‘Türkiye
buğdayda kendi kendine yeten bir ülke… Türkiye’de doğru tarım politikaları ile hareket edilirse ve
özellikle bu yıl olduğu gibi TMO tarım desteklerini devam ettirirse buğday üretiminde önemli bir artış
olacaktır. Tarım arazilerinin birleştirilmesi ve toplulaştırma yaparak ekilmeyen alanları tarıma
kazandırarak, verimlilik yatırımları yaparak ve teknolojiye entegre ederek mevcut üretimini %60
oranında artırabilir. Bu demek oluyor ki ithal etmeden ihracat potansiyeline kavuşarak katma değerli
bir ekonomi yaratmak mümkün.’ diyor. Türkiye’de 2022 yılında 19,8 milyon ton buğday üretimi
gerçekleşirken 2023’te bu rakamın 22 milyon tonu aşması bekleniyor.
Üretimden depolamaya, lojistikten özel ürün geliştirmeye kadar entegre süreç
Teknolojik tarımsal verileri ve ar-ge çalışmalarını çiftçilerle buluşturan Doruk Un, tohum, ekim,
ilaçlama, gübre ve hasat aşamalarında oluşabilecek kayıpları tespit ederek çözüm önerileri sunuyor.
Türkiye un ihracatında en büyük şirketleri arasında yerini alan Doruk Un, yıllık 438 bin ton buğday
kırma kapasitesi, yıllık 350 bin ton un üretimi, 20 bin m2 ileri teknoloji tesisi, her geçen yıl genişleyen
satış & dağıtım ağı ile büyümesini sürdürüyor. Afrika, Asya, Güney Amerika ve Orta Doğu
bölgelerindeki 41 ülkeye ihracat gerçekleştiren Doruk Un, kaliteli ürün ve hizmet yaklaşımı ile
üretimden depolamaya, lojistikten özel ürüne güçlü bir entegre yapılanmaya sahip. Doruk Un, evsel
kullanımdan fırın ve restoranlara, otellerden baklava ve hamurculara kadar geniş bir skalada ihtiyaca
ve kullanım amacına özel ürünler geliştiriyor. Kapasitesinin %65-70’lik kısmını ihracat pazarlarında
değerlendiren Doruk Un, 2023 ilk çeyreğinde genişlettiği pazar ağında volüm artışı ve ürün
portföyünde katma değerli ürünlere geçişle birlikte büyümesini hızlandırdı.