Adım Adım Bursa

Adım Adım Bursa

Kıyafetiniz ve ayakkabılarınız rahat olsun. Tarihi eserlerden manevi değerlere oradan ticaretin kalbine 6116 adımlık bir yürüyüş sizi bekliyor. Bursa’nın merkezinin yürüyerek gezildiği bu turda başlangıç noktası, yürüyeceğiniz güzergâhı yüksek bir noktadan görebileceğiniz Tophane Meydanı. Bursa Surlarını sağınıza alarak yürüyüşe başladığınızda hemen karşınızda ilk üç katlı han olan Balıbey Han sizi selamlıyor olacak. Ardından yüce mabet Ulucami, yanında ipeğin merkezi Koza Han ve Türkiye’nin en eski belediye binası, mutlaka fotoğraf çekmek isteyeceğiniz özel mekânlardır. Sırada Türkiye’nin ilk kent müzesi Bursa Kent Müzesi var.

Bu güzel müzeye mutlaka girin. Osmangazi ve Yıldırım ilçelerini birbirine bağlayan Setbaşı Köprüsü’nü geçerek Bursa’nın kimliği niteliğindeki Yeşil Külliye ’ye ulaşacaksınız. Sanırım biraz yoruldunuz. Yeşil Külliye veya sıradaki Irgandı Köprüsü üzerinde ve etrafındaki kafeler soluklanacağınız güzel mekânlar. Yeteri kadar dinlendiyseniz yolunuzun üzerindeki tarihi duraklar, Kayhan Camii ile pideli köfte ve bıçakçı esnafları ile meşhur Kayhan Çarşısı. Ardından Okçular Çarşısı ile birbirine bağlı tarihi çarşı silsilesine giriş yapacaksınız. Bu istikamet yol üzerindeki tarihi çarşı ve hanlar ile sizi son nokta olan Pirinç Han’a ulaştıracak.

 Tophane Meydanı
İsmini geçmişte ramazan aylarında iftar ve sahur vaktini haber vermek amacıyla patlatılan toplardan alan Tophane Meydanı’nda tarihi savaş toplarının yanı sıra, saat kulesi, Osmangazi ve Orhangazi Türbeleri, seyir terası, Kurtuluş Savaşı Şehitliği, asırlık çınar ağaçları ve çay bahçeleri yer alır. Tarihte Bursa’nın kurulduğu yer olan meydan, 1855 depremine kadar Bursa Sarayı’na da ev sahipliği yapmaktaydı. Bursa’nın en güzel seyir teraslarına sahip olan Tophane Meydanı’ndan dilerseniz Bursa Ovası’nı dilerseniz bir kahve eşliğinde Uludağ manzarasını ve Hanlar Bölgesi’ni seyredebilirsiniz.
 Bursa Kalesi
3400 m. uzunluğundaki Bursa Surları’nın M.Ö. 185 yılında, Bithynia’lılar tarafından inşa edilmiştir. Yapımına I. Prusias (M.Ö.228-185) döneminde başlanan surların ilk plan kurgusunun ünlü Kartaca’nın meşhur komutanı Hannibal tarafından yapıldığı bilinmektedir.Bursa Kalesi, çeşitli kuşatmalar sırasında hasar görmüş ve Roma (M.Ö. 74 – M.S. 395), Bizans (395-1326) ve Osmanlı (1326-1923) dönemlerinde onarılarak kaleye çeşitli burçlar eklenmiştir. Sur duvarları üzerinde bol miktarda devşirme malzeme bulunmaktadır.

2005 yılında Osmangazi Belediyesi tarafından başlatılan restorasyon çalışmalarına 2009 yılından itibaren Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından devam edilmiştir.

 Balıbey Han
Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid dönemi devlet adamlarından Hamza Bey’in oğlu Bali Bey tarafından, Yenişehir’deki cami ve imaretten oluşan külliyesine gelir getirmek amacıyla inşa ettirilmiştir.Ticaret yapılarının yoğun olarak bulunduğu Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nin en batısında yer alan Balibey Hanı, 19. yüzyıl’da “Vasıf Paşa Hanı” adıyla da anılmıştır. Kuzeydoğuya meyilli bir alan üzerine inşa edilmiş olan yapının doğusu iki, batısında yamaca yaslanmış durumdaki bölümü ise üç katlıdır.Bursa’daki hanlar içinde, üç katlı olarak inşa edilmiş tek handır. Hanın, üç katlı olarak ve avlusunun çevresindeki tüm katların revaklı bir düzenlemeyle tasarlanması dönemi için oldukça ileri bir uygulamadır. Han, 20. yüzyıl başlarında posta arabalarının konaklaması için kullanılmış ve kentin posta hizmetlerini görmüş, sonraki yıllarda bazı bölümleri sığınak ve kahvehane olarak kullanılmıştır.

Yapının ortaya çıkarılması için 1984 yılında başlatılan çalışmalar sonunda, 2006-2009 yılları arasında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmiştir.

Ulucami
Ulu Cami, Yıldırım Bayezid tarafından 1396-1399 yılları arasında yaptırılmıştır. Yıldırım Bayezid 1396 Niğbolu zaferi sonrasında Bursa’da 20 adet mescit yaptırmak istemiş ancak dönemin önemli âlimlerinden olan damadı Emir Sultan’ın önerisiyle 20 kubbeli Ulu Cami’yi yaptırmıştır. Mimarı kesin olarak bilinmemekle birlikte bazı kaynaklarda Ali Neccar ismi üzerinde durulmaktadır.Osmanlı mimarisinde, çok kubbeli cami formunun en büyük örneği olmuştur. Ulu Cami, İslam dinindeki kutsal mekânlar içinde, dönemin âlimleri tarafından 5. makam (Mekke, Medine, Kudüs ve Şam’dan sonra) olarak kabul edilmektedir. Dikdörtgen planlı olan Ulu Cami ’nin doğu, batı ve kuzey cephelerinde üç kapısı bulunmaktadır. Kuzey cephesindeki taç kapısı diğerlerine göre daha görkemli olup mermerden yapılmıştır.

Cami, kalın beden duvarları ile 12 adet kare planlı yığma fil ayaklarını birbirine bağlayan kemerler ve pandantiflere oturan 11 metre çapındaki yirmi adet kubbe ile örtülüdür. Caminin orta kısmındaki kubbenin üstü camlı olup, altında 16 köşeli büyük bir şadırvan bulunmaktadır.

Cami’nin içinde bulunan ve bazıları Abdülfettah Efendi, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Sami Efendi, Şefik Efendi gibi meşhur hattatlara ait olan 129 adet yazı, hat sanatının özgün örnekleri olarak gösterilmektedir. Fil ayakların her yüzünde celî sülüs ve kûfî hatlarla Esmâü’l-Hüsnâdan örnekler yazılmıştır. Ayrıca camide Sultan II. Mahmud’a ait bir levha da bulunmaktadır.

Caminin kündekârî tekniğinde, çivi veya bir başka bağlayıcı kullanmadan, birbirine geçme parçalardan oluşan minberi bir sanat eseri niteliğinde olup, Hacı Muhammed bin Abdülaziz bin İbnü’d-Devâkî tarafından yapılmıştır. Minberin doğu yüzünde güneş sistemi, batı yüzünde ise Samanyolu galaksisi tasvir edilmiştir. Ayrıca minberin kapısı üzerinde bulunan kitabede, Yıldırım Bayezid’in emriyle caminin H.802 (1399) yılında tamamlandığı belirtilmektedir.

Cami’nin kuzey cephesinin köşelerinde, kaidesi mermerden, gövdeleri tuğladan örülmüş birer minaresi vardır.

Cami son olarak 2008-2010 yılları arasında onarım görmüştür.

 Koza Han
Sultan II. Bayezid tarafından İstanbul’daki cami ve medresesine gelir getirmek amacıyla inşa ettirilmiştir. 1489 Yılı Mart ayında başlayan inşaat, 30 Eylül 1491 günü bitirilerek hizmete açılmıştır. Han’ın mimarı Abdülûlâ bin Pulad Şah’tır.Koza Han; Yeni Han, Beylik Han, Hān-ı Cedīd-i Āmire, Hān-ı Cedīd-i Evvel, Simkeş, Sırmakeş, Beylik Kārbānsaray ve Eski Yeni Han gibi isimlerle de anılmıştır.

Han klasik plana uygun olarak, kareye yakın dikdörtgen bir avlunun etrafında yer alan iki katlı ana yapıyla, doğusunda ahır ve depoların bulunduğu tek katlı avlulu bir yapı olan İç Koza Han’dan oluşmaktadır.

Hanın üç girişi bulunur. Kuzey cephesindeki girişinde görkemli bir kapısı bulunmaktadır. Hanın iç avlusunun ortasında bir şadırvan, onun üzerinde bir mescit yer almaktadır.

Orhan Camii, Emir Han, Ulucami gibi şehrin genişlemesini sağlayan yapılardan sonra Koza Hanı’nın aynı hat üzerinde inşa edilmiş olması ticarete desteğin devam ettiğini gösterir.  Koza Han, 15. yüzyıl’dan beri uluslararası bir ticaret ve alışveriş merkeziydi. Koza Han’da asırlardır çok farklı ülke ve milletlerden tüccarların işyerleri vardı. Yakın döneme değin içerisinde koza pazarının kurulduğu yapı günümüzde de ticari canlılığını korumaktadır.

2014 yılında UNESCO Dünya Mirası olarak ilan edilen  alan içerisinde yer almaktadır.

 Tarihi Belediye Binası
1867’de kurulan Bursa Belediyesi’nin Binası, 1880 yılında Ahmed Vefik Paşa’nın Vali, Hüseyin Hüsnü Efendi’nin Belediye Başkanı olduğu dönemde inşa edilmiştir. Türkiye’nin en eski Belediye binasıdır. Yapının mimarının Kütahyalı Şehbender olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir.Dikdörtgen planlı yapı bodrum kat, zemin kat ve birinci katla birlikte üç katlıdır. Ahşap ve tuğladan oluşan Bağdadi duvar örgüsü, ampir üslûbundaki geniş saçakları ve batı cephesindeki pencerelerin çevresindeki, sivil mimaride sıkça kullanılan tuğladan yıldız ve selvi motifleri ile geleneksel ve modern mimari özelliklerinin birleşimini gösteren özgün bir örnektir.

Yapı 1902, 1989,1995 ve 2020 yıllarında onarım görmüştür.

 Bursa Kent Müzesi
Yaklaşık 8 bin yıllık geleneksel Anadolu ve Osmanlı kültürünün oluşumu ve gelişimi sürecinde, öncü kent kimliğini taşıyan Bursa’nın tarihini bulacağınız Bursa Kent Müzesi’nin birinci katında, kentin kültürel geçmişine dair birçok bilgi yer alıyor. Müzenin bodrum katında ise kentin ticari hayatından örneklere yer verilen tarihi esnaf sokağını gezebilir İpek üretimi hakkında bilgi edinebilirsiniz. Zemin kat, Bursa tarihini kronolojik olarak günümüze kadar sunmaktadır. “Uygarlıklar Kenti Bursa” bölümünde, Bursa’daki ilk ayak izlerini takip edebilir, Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’nın Osmanlı Dönemi sonuna kadar yaşadığı tarihsel olaylara tanıklık ederken Cumhuriyet dönemi Bursa’sının aydınlık geleceğini nasıl tasarladığını izleyebilirsiniz.
 Setbaşı Köprüsü
Gökdere üzerinde yer alan Setbaşı  Köprüsü, Osmangazi ve Yıldırım ilçelerini birbirine bağlar. Biri küçük, biri büyük iki sivri kemeri bulunmaktadır. Ne zaman yapıldığı ve yaptıranı belli olmamakla birlikte, kadı sicillerine yansıyan onarımlardan en azından 15. yüzyıl sonlarından bu yana kullanıldığı, 1565, 1585, 1680, 1681, 1738 ve 1847 yıllarında onarım gördüğü bilinmektedir. Cumhuriyet Dönemi’ne kadar döşemesi ahşap olan köprü, 1920 yılından sonra taş ayaklar üzerinde beton tabliyeli olarak yeniden yapılmış, daha sonra da köprü genişletilmiştir. 
Yeşil (I. Mehmed) Külliyesi
Sultan I. Mehmed (Çelebi) tarafından 1419 yılında yaptırılan külliye, Ankara Savaşı’nda (28 Temmuz 1402) Timur karşısında alınan mağlubiyetin ardından, Osmanlı hâkimiyetinin yeniden doğuşunu sembolize etmektedir. Külliye; cami, medrese,han, türbe, hamam ve imaretten oluşmaktadır. Türbenin içinde Çelebi Sultan Mehmed’in, oğulları ve kızlarının ve dadısının sandukaları bulunur.Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Yeşil Camii için:”Bu cami letafeti ve güzelliği yönüyle öyle bir camidir ki, yeryüzünde bunun gibi bir bina yapılmamıştır” der. Caminin mihrabı, mahfili döneminin İznik çinileriyle kaplanmış olup, olağanüstü bir süslemeye sahiptir. Çiniler %80 oranında kuvars, diğer bir deyişle yarı değerli maden taşları içermektedir. Külliyenin yapıları öncelikle mimarı Hacı İvaz Paşa başta olmak üzere, Bursalı Nakkaş Ali İbn İlyas Ali, çini ustası Mecnun Mehmed, tahta oymacısı Tebrizli Hacı Ali ve kiremitçi Pir Mehmed Çelebi gibi sanatkârların olağanüstü gayretleriyle oluşturulmuştur. Yapıdaki süsleme elemanlarında sanatçı imzalarına yer verilmesi yapının banisi Sultanın sanata ve sanatçıya verdiği değeri de göstermektedir.
Külliye içindeki yapılar ve süslemeleri araştırmacı ve sanatçıların tarih boyunca ilgisini çekmiş, onların farkındalığı Bursa’nın tanınırlığını arttırmıştır. Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa tarafından 1864-67 yılları arasında Bursa’ya davet edilen Fransız mimar Leon Parvillé, Yeşil Cami’nin cephe, iç mekân, taş işçiliği ve çini süslemelerini detaylı biçimde çizerek günümüze yapıyı tanıtıcı önemli belgeler bırakmıştır.
İlk Türk arkeoloğu kabul edilen, müzeci ve ressam Osman Hamdi Bey (1842-1910) Türk resminde figürlü kompozisyon kullanan ilk ressam olarak da bilinmektedir. Aynı zamanda Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) ve İstanbul Arkeoloji Müzesi kurucusu olan Osman Hamdi Bey’in en tanınmış eserlerinden biri olan “Kaplumbağa Terbiyecisi”(1906) tablosundaki figür, mekân olarak Bursa Yeşil Cami’nin üst katındaki odada gösterilmiştir. İki Müzisyen Kız (1880), Yeşil Türbe’de Dua (1882) adlı tablolarında da çiniler gerçekçi görünüşleriyle dikkat çekmektedir. Ressamın tablolarına konu olan Yeşil Cami ve Türbe çinileri günümüzde de aynı etkilerini sürdürmektedir.

Fatih Sultan Mehmed döneminde, 1480 yılında Türbedar Köse Ali Paşa (Sofu Bedreddin) tarafından tek hamam tipolojisinde yaptırılan ve kapısı üzerindeki kitabesinde devrengeç suyu kullanıldığı yazılı olan hamam’ın çapraz karşısında Sultaniye Medresesi ismi ile zamanın en saygın medreselerinden biri olan Yeşil Medrese ise Türk İslam Eserleri Müzesi olarak faaliyet göstermektedir.İmarethane aynı işlevini korumaktadır.

 Irgandı Köprüsü
II. Murad döneminde, 1442 yılında, Ali oğlu Hoca Muslihuddin tarafından inşa ettirilmiştir. Hoca Muslihuddin Azerbaycan’dan aldığı ipeği İtalyan tüccarlara satan, dönemin önemli tüccarlarındandır. Bursa’nın 15. Yüzyılda önemli bir ticaret merkezi olması sürecinde rol oynayan imar faaliyetleri kapsamında tüccarların da ticaret amaçlı yapıları inşa ettirdikleri bilinmektedir. Üstündeki arastası ve köprü ana yapısı içindeki ahır ve depoları ile inşa edilen Irgandı Köprüsü bunlardan biridir. Köprünün mimarı Abdullah oğlu Timurtaş olarak bilinmektedir.İtalya’da Vecchio ve Rialto Köprüleri, Bulgaristan’da Osma Köprüsü ile birlikte dünyadaki dört çarşılı köprüden biridir.

Gökdere üzerinde yer alan ve şehrin merkezini doğusuna bağlayan köprülerden yukarıdan aşağıya doğru üçüncüsüdür.

Köprünün ilk yapıldığı dönemde kagir olduğu, her iki tarafta 16 bölüm olmak üzere, toplam 31 dükkan, 1 mescit, ayaklarında ise depo ve ahır bölümlerinin bulunduğu bilinmektedir.

Günümüzde köprü ana yapısı 16 metre açıklığında ve 11 metre genişliğinde bir kemer den oluşmakta olup, kemerin iki yanında tonozla örtülmüş iç mekanlar bulunmaktadır. Çarşıdaki 18 dükkan ahşap iskelet sistemle yapılmış olup, payandalarla desteklenen cumbalarla Gökdere’ye doğru uzanmaktadırlar ve bazılarının altında depoları bulunmaktadır.

Irgandı Köprüsü 19. yüzyılın ikinci yarısında ahşap dükkanların yan yana dizildiği üstü açık bir çarşı haline gelmiştir. 1922’de işgal kuvvetleri Bursa’yı terkederken köprüyü bombalayarak yıkmışlardır. 1949’da betonarme olarak çarşısız hali tekrar inşa edilen köprünün 2004 yılında rekonstrüksiyonu gerçekleştirilerek orjinal haline döndürülmüştür.

 Kayhan Cami
15. yüzyılda Bursa tüccarlarından Kayganzade Musa oğlu Hacı Mehmet tarafından yaptırılmıştır.  Cami 1873’te Bursa’da bulunan Kolağası Halil Efendi adında bir hayırsever asker tarafından günümüzdeki şekliyle yeniden yapılmıştır. Caminin günümüzdeki durumu ilk yapıldığı dönemdeki planından ve yapım özelliklerinden farklıdır. Cami ortasında kare bir alanın üzerini örten bir kubbe bulunmaktadır.Caminin ilk yapıldığı dönemde sekiz kubbeli olduğu ifade edilmektedir.Caminin iki tane bânîsi (yaptıranı) olduğu için minberinin yanlarında iki tane mihrabı ve iki tane minaresinin bulunduğu bunlardan birinin çift şerefeli olduğu ve ezanların farklı minare ve şerefelerde okunduğu da anlatılmaktadır. Yapı 1680, 1720, 1766, 1817, 1844, 1861, 1873 ve 1956 yıllarında onarım görmüştür.

 Kayhan Çarşısı
Bursa’nın önemli çarşılarından biridir. Kadı sicillerine göre bu çarşının Selçuk Hatun tarafından yapıldığı bilinmektedir. Demirci ve bıçakçıların bulunduğu çarşıdır. Bu dükkanlarda ocakların bulunmasından dolayı sık sık yangın çıkmıştır. Çevresinde Bıçakçılar ve Bursa’nın yerel lezzeti olan Pideli Köfte dükkanları yer alır.
Okçular Çarşısı
Tuz Pazarı’ndan başlayarak doğu yönüne, İnönü Caddesi’ne doğru uzanan bir aks şeklinde olan çarşı, Bursa’nın en eski çarşılarından biridir. Zaman içerisinde Nalıncılar Çarşısı olarak da ifade edilmiştir. İlk dönemlerde burada ok ve diğer savaş araçları üretildiğinden bahsedilir. İsmini buradan almıştır. Günümüzde azda olsa eski meslek gruplarına rastlamak mümkündür. Bursa’nın en hareketli çarşılarından birisidir.
 Tuz Pazarı Çarşısı
Uzun Çarşı’nın devamında yer almaktadır. Bursa’nın en eski pazarlarından biridir. Bugün taze sebze, meyve ve peynircilerin bulunduğu bir pazar olarak hizmet vermektedir.
Uzun Çarşı
Bursa Çarşısı’nın en eski bölümünü oluşturur. Koza Han’ın kuzey kapısından, doğuda Tuz Pazarı’na uzanan çarşı, Bursa’nın en hareketli çarşılarındandır.15. yüzyılın ilk yarısında Uzun Çarşı olarak adlandırıldığı bilinmektedir. Evliya Çelebi, Uzun Çarşı’da 9000 dükkanın bulunduğunu belirtmektedir. Geçmişte genellikle tuhafiye ve kumaşçıların yoğun olarak yer aldığı çarşıda, günümüzde daha çok hazır giyimci esnafı faaliyet göstermektedir.
 Fidan Han
Fatih Sultan Mehmed’in vezirlerinden  Mahmut Paşa tarafından İstanbul’daki cami ve imaretine gelir getirmek üzere 15. yüzyılda inşa ettirilmiştir.Bursa’nın en büyük hanlarından biridir.

Bir diğer adı Mahmut Paşa Hanı olan han ayrıca, Saman Pazarı olarak bilinen alanda yapılmış olması sebebiyle Saman Pazarı Hanı adı ile de anılmıştır.  Ayrıca bir dönem, içinde fidan satışı yapılması nedeniyle “Fidan Hanı” olarak adlandırılmış olup, günümüze kadar bu isim ile gelmiştir.

Kareye yakın plan şemasında tasarlanmış avlunun etrafında dükkanlar iki katlı olarak yerleştirilmiştir.

Hanın alt katında kırk sekiz, üst katında ise elli adet dükkan bulunmaktadır. Hanın ortasında bir havuz ve onun üzerinde 12 sütun ile yükseltilmiş bir mescit yer almaktadır.

Han, 1561, 1603, 1656, 1760 senelerinde onarımlar görmüştür.

 Kapalı Çarşı
Emir Han’ın kuzeyinde yer alan dükkanlar ile oluşmaya başlamıştır. Eski belgelerden günümüzdeki kapalı çarşının 15. yüzyılın ilk yarısında Uzun Çarşı olarak adlandırıldığı anlaşılmaktadır. Gayrimenkullerin açık artırma usulüyle satılması Sûk-i Sultani olarak da adlandırılan bu çarşıda gerçekleştirilmiştir. Bugün de keyif alarak gezebilecek aynı zamanda alışveriş yapabileceğimiz, ağırlıklı olarak kuyumcu esnafına ait dükkanların bulunduğu bir çarşı olarak hizmet vermektedir.
 Bedesten
Yıldırım Bayezid (1389-1402) tarafından 14. yüzyılın sonlarında yaptırılan Bedesten, Osmanlı Dönemi’nin ilk bedestenidir. Orhan Bey’in yaptırdığı ilk ticaret merkezi Emir Han’dan sonra yapıldığı için Bezzazistan-ı Cedîd (Yeni Bedesten) olarak bilinmektedir. Ulu Caminin kuzeyinde, çarşı aksına paralel olarak plânlanmıştır.Dört yöne açılan kapıları olan yapı,  her tarafa geçit verme imkânı ile geleneksel Türk çarşı sistemi içinde, merkezde yer alan bedesten fikrinin öncüsüdür. Bu bedesten ile çarşının odak noktası iyice belirginliğe kavuşmuştur. Kendisinden sonra yapılan Edirne Bedesteni’ne de örnek olmuştur.

İçte 32, dışta 68 dükkân vardır. Dışarıda yer alan dükkânlardan 12 adedi Orhan Gazi Vakfı’na, diğerleri ise Yıldırım Vakfı’na gelir sağlamak amacıyla inşa ettirilmiştir.

1958 yılındaki Kapalı Çarşı yangınında, birçok han ve çarşı ile birlikte bedesten de zarar görmüştür. 1960 yılında aslına uygun olarak onarılmıştır.

Yapıldığı dönemde bankacılığın ve borsacılığın çekirdeğini oluşturan bu yapı, ülkenin en değerli mallarının alınıp, satıldığı ve kıymetli eşyaların saklandığı bir yer olarak yüzyıllarca kullanılmıştır. Günümüzde kuyumcuların yoğunlukta olduğu bir yapı olarak kullanılmaktadır.

 Emir Han
Bursa’nın fethi sonrasında Orhan Gazi tarafından Orhan Külliyesi’nin bir parçası olarak, külliyeye gelir getirmesi amacıyla yaptırılmıştır. Orhan Camii’nde yer alan 1339 tarihli kitabeye istinaden hanın da bu tarihlerde yapılmış olduğu bilinmektedir.Emir Hanı, Osmanlı hanlarının ilkidir. Kaynaklarda “Bezzazistan”, “Eski Bezzazistan”, “Bey Hanı”, “Sultan Hanı” ve “Kervansaray” adları da kullanılmıştır.

Altta 36, üstte 38 olmak üzere toplam 74 adet depo ve dükkandan oluşan iki katlı hanın bir iç avlusu bulunmaktadır.

Her iki katı da revakla çevrilidir.

Osmanlı döneminde Bursa’ya gelen Kepenekçilerin Emir Han’da konaklamaları mecburi idi. Hanın kapısında sabun satılırdı ve sabunu kente gelen misafir tüccarlardan başkasının satmaması için ferman verilmişti.

Şehirde yenilen veya yenilmeyen, alınan veya satılan her türlü malzeme bu handa tartılır, tartılardan alınan kantariye vergisi bu hanın gelirini teşkil ederdi. Ana giriş kapısının sağında ve solunda kantarcılara ayrılan üç adet peyke adı verilen oturma yeri halen mevcuttur.

 Bakırcılar Çarşısı
Ulu Cami’nin kuzey batısında, Kapalı Çarşı’nın batısında yer alan çarşı, Bursa’nın eski çarşılarındandır. İlk yapılışından sonra çeşitli dönemlerde (1760,1958 yılları) yaşanan yangınlardan sonra özgün yapısı ortadan kalkan çarşı, aslı göz önüne alınarak yapılmaya gayret edilmiştir. Günümüzde daha çok havlu ve hazır giyim esnafı tarafından kullanılmaktadır.
 Eski İpek Han
Çelebi Mehmed tarafından Yeşil Külliye’ye gelir getirmesi için 15. yüzyılın ilk yarısında yaptırılmıştır. Hanın mimarının dönemin değerli devlet adamı, asker ve mimar olan Hacı İvaz Paşa olduğu tahmin edilmektedir.İlk zamanlarda ipekçilerin toplanmaya başladığı han olması sebebiyle bu adı almıştır. Eski kayıtlarda “Sultan Hanı”, “Han-ı Harir”, “Eski İpek Hanı” gibi isimlerle geçtiği gibi, “Faytoncular/Arabacılar Hanı” olarak da adlandırılmıştır.

Klasik Osmanlı hanları tarzında inşa edilen iki katlı, revaklı, avlulu yapının zemin katında otuz dokuz, üst katında ise kırk iki odası bulunmaktadır. Bursa’nın en büyük hanlarından birisidir. Günümüzde handa terzi atölyeleri ve giysi satan dükkanlar bulunmaktadır.

 Pirinç Han
II. Bayezid tarafından 1490-1508 yılları arasında yaptırılmıştır. İstanbul’da II. Beyazid’a ait olan külliyeye gelir getirmesi için Bursa’da yaptırılan iki handan biri olup diğeri de Koza Hanı’dır.Mimarları Sultan Şah oğlu Yakup Şah ve Abdullah oğlu Ali’dir. Eski kayıtlarda “Pirinç Hanı”, “Han-ı Cedid-i Sani” adlarıyla anılmıştır. Eskiden tahıl, özellikle de pirinç satılan bir han olduğu için daha çok “Pirinç Hanı” ismiyle anılmaktadır.

Kare planlı bir avlu etrafında yer alan iki katlı hanın her iki katındaki odaların önlerinde revaklar bulunmaktadır.

Pirinç Han, yabancı tüccarların 19. yüzyıl öncesinde en fazla uğradıkları ve konakladıkları han olarak bilinmektedir.

1983-2004 yılları arasında yapı esaslı bir onarım görmüştür.

 Cumhuriyet Caddesi
34. Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yıl dönümü anısına Bursa’da eş zamanlı birçok eser ve etkinlik gerçekleştirilmiştir. Temenyeri’nde Hamidiye Çeşmesi’nin açılışı, Hüdavendigar ve Orhan Camii’lerinin onarılması bunlardan birkaçıdır.1906 yılında Mahmut Mümtaz Reşit Paşa’nın valiliği (1093-1096) döneminde Sultan II. Abdülhamid adına “Hamidiye Caddesi” ismi ile açılmıştır. Caddenin hem batı hem doğu girişine günümüze ulaşmayan birer karakol ve Ulucami’de 1903 yılında yapılan “Çinili Çeşme” model alınarak birer çeşme yapılmıştır. II. Meşrutiyet’in ilanı ile Meşrutiyet Caddesi olarak ismi değişen cadde, 1926 yılında Cumhuriyet Caddesi ismini almıştır.

2011 yılı Ocak Ayında araç trafiğine kapatılan cadde üzerinde 2011 Mayıs Ayında Cumhuriyet Caddesi’nden başlayıp Yıldırım İlçesi’ne kadar devam eden Noltaljik Tramvay hizmete girmiştir.

Fehmi Duman