ARTVİN

ARTVİN

Artvin

Türkiye’nin Karadeniz Bölgesi’nin doğu ucunda bulunan bir şehirdir ve Artvin ilinin merkezidir.

Artvin, Orta Çağ’da Gürcistan’ın bölgelerinden biri olan Klarceti’deki yerleşmelerden biriydi. Önemli yolların geçtiği bir kavşakta yer alıyordu. Bir yandan Erzurum, Bayburt, Ardahan ve Ardanuç’a, diğer yandan Batum ve Hopa’ya açılıyordu. Şehir ayrıca Çoruh Havzası’nda Artvin ile Batum arasındaki su yoluyla taşımacılığın iskelelerinden biriydi.

Etimoloji

Artvin, Ahameniş döneminde, Gürcistan’da da yayılmış bir din olan Zerdüştiliğe bağlı olarak ortaya çıkmış bir yer adı olarak kabul edilir. Artvin Gürcüce kaynaklarda “Artvini” ve “Artavani” olarak geçer. 18. yüzyıl Gürcü tarihçi ve coğrafyacı Vahuşti de bu yerleşmeden “Artavani” olarak söz etmiştir. Bu yer adının kökü olan Arta, eski Farsça’dan gelir ve Zerdüştilikte “Aša” olarak da bilinen tanrının adıdır. Arta, sadece Artvin’e değil, Artanuci, Artahi, Artaani ve Artaşeni’ye de adını vermiştir. Artvin adı, Arta’ya Gürcücede kelimeye bir şeyi taşıyan anlamı veren “-ovani” sonekinin eklenmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Arta-ovani zaman içinde Arta-vani, Art-vani ve Art-vin’e dönüşmüştür. Artavani “Arta’yı barındıran yer” anlamına gelir. Bu da Artvin’de tanrı Arta adına inşa edilmiş bir tapınağın bulunduğunu göstermektedir. Arta adı inşa edilen tapınakların akarsu kıyılarında olduğu bilinmektedir. Artvin’deki tapınağın da, Çoruh Nehri kıyısında, Artvin Kalesi’nin bulunduğu yer olduğu tahmin edilmektedir.18. yüzyılın sonunda kaleme alınmış olan Gürcüce bir kaynakta kentin adı Artvanisi / Artavanisi (ართვანისი / ართავანისი) biçiminde yazılmıştır.

Ancak Artvin kentinin çevresinin adı Artvin değil, Ligani ve Livani’ydi.Kartlis Tshovreba’da bu yörenin adı sadece Nigali ve Nigali Vadisi olarak geçmektedir. Ancak Nigali daha geniş bir coğrafyanın adıydı. Bu adlandırmalar farklılıklar göstermekle birlikte, çok eskilerden gelen Nigali, Ligani ve Livani adının Osmanlı döneminde Livane ve Livana’ya dönüşmüş, Osmanlı kayıtlarında da Livana olarak yer almıştır.

Tarihçe

Rus fotoğrafçı Sergey Prokudin-Gorski tarafından çekilen Artvin kentinin görünüşü. Mart 1912

Çoruh Havzasında bulunan Artvin, antik çağda Kolheti ve İberia sınırları içinde yer alıyordu. Bazı araştırmacılar, Yunan mitolojisinde adı geçen Fasis Nehrinin Rioni değil, Artvin’in de kıyısında yer aldığı Çoruh olduğunu ileri sürerler.Artvin’in Kolheti döneminde Tunç Çağı yerleşmesi olduğu kabul edilir. Klasik kronolojiyle bölge tarihini aktaran kaynaklara göre, bulunduğu yer itibarıyla Artvin, İÖ 8. yüzyılda Kimmerler, İÖ 7. yüzyılda İskitler tarafından istila edildi. İÖ 200 yılında İberia Krallığı’nın, İÖ 119’da Pontus’un, İÖ 65 yılında Roma’nın egemenliğine girdi.1944 yılında Kılıç Kökten’in yaptığı kazılarda il çevresinde MÖ 3500-2200 yıllarına tarihlenen Kura-Aras (Erken Trans-Kafkasya Kültürü) ile ilişkilendirilen yerleşim izlerine rastlanmıştır.

Artvin, erken Orta Çağ’da Gürcülerin önemli merkezi olan Tao-Klarceti bölgesinde, 8-9. yüzyıllarda kurapalatilerin yönettiği bir yerdi. Sonra birleşik Gürcistan krallığı içinde yer aldı. Birleşik Gürcistan krallığını parçalanmasından ve Moğol istilasından sonra 13. yüzyılda Gürcü atabeglerin yönetimine girdi. 16. yüzyılda, Gürcü atabeglerini gerileten Osmanlıların eline geçti. Osmanlılar Tao-Klarceti’yi tamamen ele geçirince bu topraklarda Çıldır Eyaleti’ni kurdular. Artvin bu eyalet içinde Livana (Nisf-i Livana) adlı livanın (sancak) merkeziydi.Uzun süre Osmanlı yönetimi altında kalan Artvin, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rusların eline geçti.

Bu savaştan sonra Artvin ve çevresinden Gürcülerin önemli bir kısmı göç etti. Bu tarihten kısa bir süre önce, 1874’te Giorgi Kazbegi’nin tespitine göre Artvin kentinde Gürcüce seyrek konuşuluyor olmasına karşın arka mahallelerde neredeyse herkes Gürcüce konuşuyordu. Artvin Gürcülerden sonra önemli bir Ermeni nüfusa sahipti. Şehrin tamamında 2.000 ev vardı. Bunlardan 100’ü Gregoryen Ermenilerine, 600’ü Katolik Ermenilerine, geri kalanlar ise Müslümanlara aitti. Bu dağılıma uygun olarak ahalinin beş camisi, dört Katolik ve bir Gregoryan kilisesi vardı. Şehirde sekiz kahvehane ve 250 dükkân bulunuyordu. Evler dağın dik bir yamacına yan yana sıralı bir şekilde kuruluydu. Şehrin kenar bölümlerinde zeytin bahçeleri, incir ağaçları içinde köy diye adlandırılan yerler vardı. 1874’te bölgeyi gezen Giorgi Kazbegi Artvin’da ticaretle sadece Ermenilerin meşgul olduğunu yazar. 1882 yılında Artvin’de iki Ermeni Gregoryen, üç Ermeni Katolik kilisesi, üç deri fabrikası, yedi okul vardı. Rus yönetimi sırasında Artvin kenti aynı adlı ilin (okrug) merkeziydi.

Rus idaresinin 1886 yaptığı nüfus sayımına göre Artvin kasabası Batum oblastı sınırları içindeki Artvin sancağının (okrug) merkeziydi. Artvin sancağının nüfusu 52.434 kişiden oluşuyordu. Bu nüfusun % 34,5 (17.814 kişi) Gürcü, % 50,3’ü (26.395 kişi) Türk, %14,8’i (7.775 kişi) Ermeni, %0,3 (154 kişi) Kürt, % 0,6’sı (296 kişi) Çingene olarak kaydedilmişti. Artvin sancağındaki kazalardan biri olan Artvin kazasında (uçastok) ise, 12.919 kişi yaşıyordu. Bu nüfusun % 53,5’i (6.913 kişi), % 46,5’i (6.001 kişi) Türk ve % 0,1’i (5 kişi) Ermenilerden oluşuyordu. Artvin kasabasında ise 6.442 kişi yaşıyordu.

9 şubat 1897 tarihinde Rusya’da yapılan genel nüfus sayımı esnasında Artvin Sancağı’nda da nüfus sayımı yapılmıştır. Bu nüfus sayımında cinsiyet, yaş, milliyet, mezhep, toplumsal zümre, meslek, okur-yazarlık, öğrenim, şehirleşme oranı, ana dili, doğum yeri, uyruğu, medeni durumu gibi ayrıntılı sorular sorulmuştur. Kutaisi Guberniyasına bağlı Artvin Sancağı’nın toplam nüfusu 56.140 kişiydi. Mezhep ve din dağılımında nüfusun %84’ü Müslüman, %8,5’i Ermeni Katolik ve Protestan, %5,5’i Ortodoks Ermeni, %2’si diğer Ortodoks gruplardı. Anadile göre dağılımda %74’ü Türkçe, %12’si Ermenice, %10’u Gürcüce ve %2’si de Rusça konuşuyordu.

  1. Dünya Savaşı sonlarına doğru Rus ordusunun bölgeden çekilmesinin ardından Artvin, 1918-1921 arasında bağımsız olan Gürcistan sınırları içinde yer aldı. 1921’de Kızıl Ordu’nun Gürcistan’ı işgali sırasında Ankara Hükümeti’nin Gürcistan hükümetine 23 Şubat 1921’de verdiği nota doğrultusunda Gürcü birlikleri bölgeden çekildi. Türk birlikleri genel bir harekâtla Tao-Klarceti bölgesinin büyük kısmını (Artvin ve Ardahan) ile Batum’u ele geçirdi.[18] Ancak Türk birlikleri Giorgi Mazniaşvili komutasındaki Gürcü ordusu tarafından Batum’dan çıkarıldı ve sadece Artvin ve Ardahan bölgeleri Türkiye sınırları içinde kaldı. 4 Ocak 1936 tarihinde yeni kurulan Çoruh ilinin adı, 17 Şubat 1956 tarihinde TBMM’inde kabul edilen 6668 sayılı kanunla Artvin olarak değiştirilerek bu ilin merkezi yapılmıştır.

Tarihsel yapılar

Artvin kentindeki en önemli tarihsel yapı Artvin Kalesi’dir

Livane Kalesi olarak da bilinen yapı, şehrin kuzeybatı kısmında, Çayağzı mahallesi sınırları içindedir. Çoruh Nehrine hakim, nehrin sağ tarafında ve nehirden 70 metre yükseklikteki bir tepede yer alır. Bir kulesi bulunan kale, bugüne büyük ölçüde sağlam ulaşmıştır. Artvin Kalesi, Bagrationi hanedanından Gürcü kralı Büyük Aşot tarafından 937 yılında yaptırılmıştır. 16. yüzyılda Osmanlıların eline geçen kale, birkaç kez onarılmıştır. Bugün askeri bölge içinde olan Artvin Kalesi 2004 yılında onarılmıştır. Kale içinde kilise ve sarnıç kalıntıları vardır.

Coğrafya

Dağlık bir alanda Çoruh vadisinin sol yamacında meyilli bir arazide kurulmuş olan Artvin kenti, Borçka’ya değin olan kesimde Çoruh vadisini izleyen, Borçka’dan sonra da Doğu Karadeniz kıyı dağlarını Cankurtaran Geçidi ile Karadeniz kıyısındaki Hopa ilçesine bağlanmaktadır.

İklim

İklim tüm yıl boyunca yağışlıdır ve kışları ılık, her mevsim bol yağışlı bir iklim hüküm sümektedir. Çoruh Nehrinin de etkisiyle daha az yağışlı, kışları pek sert geçmeyen ılıman bir iklim görülür.

Nüfus

Yıl           Toplam Şehir     Kır

2020      34.007   25.288   8.719

Güncel Nüfus Değerleri

Artvin ili nüfusu: 169.501’dir. Bu nüfusun %63,4’ü şehirlerde yaşamaktadır (2020 sonu). İlin yüzölçümü 7.393  km2’dir. İlde  km2’ye 23 kişi düşmektedir. (Bu sayı Hopa’da 213’dür.) İlde yıllık nüfus % 0,80 oranında azalmıştır. Nüfus artış oranı en yüksek ve en düşük ilçeler: Hopa (% 2,50)- Murgul (-%10,18)

04 Şubat 2021 TÜİK verilerine göre merkez ilçeyle beraber 9 İlçe, 9 belediye, bu belediyelerde 39 mahalle ve ayrıca 320 köy vardır.

İlçe Nüfus

2019

Nüfus

2020

Nüfus

Artışı %

Belediye

Sayısı

Mahalle

Sayısı

Köy

Sayısı

Köy

Nüfusu

Şehir

nüfusu

Ardanuç 11.449 11.344 -0,92 1 1 49 5.843 5.501
Arhavi 20.926 21.544 2,95 1 7 30 4.433 17.111
Borçka 22.831 22.684 -0,64 1 5 38 11.289 11.395
Hopa 26.958 27.631 2,50 1 7 16 4.295 23.336
Kemalpaşa 9.224 9.120 -1,13 1 3 12 3.288 5.832
Merkez 35.186 34.007 -3,35 1 7 36 8.719 25.288
Murgul 7.031 6.315 -10,18 1 1 11 1.385 4.930
Şavşat 17.116 17.024 -0,54 1 3 65 10.901 6.123
Yusufeli 20.154 19.832 -1,60 1 5 63 12.490 7.342
ARTVİN   170.875 169.501 -0,80 9 39 320 62.643 106.858

Kaçkar Yaylası ve Kaçkar Dağları Turizm Merkezi

Kaçkar Yaylası ve Kaçkar Dağları-Kaçkar Turizm Merkezi
Rize ve Yusufeli arasında yer alan, yıl boyunca gözlenebilen keskin buzulları, masmavi gölleri, yeşilin her tonuna sahip ormanları, coşkulu dereleri, binbir çeşit bitkileri ve hayvanları ile doğal park görünümünde olan Kaçkar dağlarının en yüksek tepesi Kavron (3932 m.) dur.
Güney rotasından çıkışı kolay olan Kaçkarları, her yıl yüzlerce dağcı ziyaret etmektedir. Eğer sis yoksa Doğu Karadeniz dağlarının muhteşem görüntüsünü izleyebilirsiniz. Dağa yaz aylarında tırmanmak ne kadar kolay ise kış aylarında tırmanmak o kadar zordur. Kış aylarında kar vadileri doldurur, yaylaları örter ve evler yok olur. Ayrıca buzulların eğimi her zaman çığ düşmesine uygundur. Haziran ve Eylül ayları, yaz tırmanışları için Şubat ve Mart ayları ise kış tırmanışları için en uygun zamandır.
Çok geniş yeşil ormanlık ve çayırlarla kaplı olup, av, yayla ve dağ turizmi için ideal bir konuma sahiptir. Yaylalar köyü, Kaçkar dağına tırmanmak isteyenlerin ara konaklama merkezi konumundadır. 2860 m. yükseklikteki Dilber düzü, Kaçkar dağları zirvesine en yakın kamp yeridir. Bol soğuk suyu bulunan Dilber düzünde altyapı bulunmamaktadır. Dilber düzünden itibaren 3932 m. yükseklikteki Kaçkar dağlarına rehbersiz çıkmak tehlikelidir. Yusufeli ilçesinden veya yol üzerindeki köylerden rehber ve eşya taşınması için hayvan temin edilmesi mümkündür. Bölgede vaşak, ayı, yaban keçisi, kurt, çakal, tilki gibi yaban hayvanları izlenip görüntülenebilir.
Artvin-Yusufeli İlçesinden araçlarla Hevek (Yaylalar) Köyü’ ne (57 km), köyden de Olgunlar mahallesine (3 km) ulaşılır. Buradan yaya olarak Dilberdüzü mevkiine çıkılarak kamp yapılır. Deniz Gölünden geçilerek Kaçkar Dağı zirveye çıkılır. Ancak Kaçkar Dağlarında gezmek isteyen bütün gurup ve ilgililere rehber almaları tavsiye edilmektedir. Çünkü aniden sis bastırması gibi hava şartları değişiklikleri ile  patika yollarda yön kaybetme vb. olumsuzluklarla karşılaşılabilir Yusufeli ilçesine 60 km. uzaklıktadır.

Deriner Hidro Elektrik Santrali ve Baraj Gölü

Artvin İlinin 5 km membasında Coruh nehri üzerinde,enerji ve taşkın koruma amacı ile, 08.01.1998 – 15.12.2009 tarihleri arasında yapılmış, gövde dolgu tipi Çift eğrilikli ince beton kemer özelliğinde olup, Gövde hacmi : 3,2 hm3, Yükseklik (Temelden) : 249 m Yükseklik (Talvegden) : 207 m Normal su kotunda göl hacmi 1,969 hm3, Normal su kotunda göl alanı 26,4 km2, Sulama alanı – Güç 670 MW, Yıllık Üretim 2.118 GWh olup hem Artvin’in hem de Ülkemizin önemli yatırımlarındandır.Gezenler baraj gövdesini ve baraj gölünü görme fırsatı bulacak ve memnun kalacaklardır.

Merkez Çarşı Cami

 Osmanlı’nın 16.yüzyılda Artvin ve çevresini ele geçirmesinden itibaren bölge İslamlaşmaya başlamıştır. İlk zamanlar kilise ve manastırların bazıları camiye çevrilerek kullanılsa da,18.yüzyıldan itibaren cami mimarisi geleneklerine uygun yeni camilerin yapımına başlanmıştır. Çarşı (Merkez) Cami’si 1860-1861 (Hicri 1277/1278) yılları arasında, Artvin’in merkezinde, Artvin halkı tarafından yaptırılmıştır. Zamanla eskiyen, hasar gören ve kullanılamaz hale gelen cami 1954 yılında temellerine kadar yıkılarak 1957-1958 yılları arasında yeniden inşa edilmiştir. Ancak cami temellerine kadar yıkılırken minareye, minbere ve vaaz kürsüsüne dokunulmamıştır.
Dolayısıyla şu anda caminin minaresi,minberi ve vaaz kürsüsü ilk haliyle  aynıdır. İlk dönemdeki yapının planı hakkında bilgi bulunmayan cami, günümüzde; 13.30×13.00 m. ölçülerinde kare planlı ve üzeri tek kubbe ile örtülen harim ile kuzeyde 20.75×9.00 m. ölçülerinde dikdörtgen planlı son cemaat yeri ve kuzeybatı köşesinde yükselen minareden oluşmaktadır. Harimi örten kubbeye tromplarla geçilmekte olup, dıştan iki kademeli, sekizgen kasnağı bulunmaktadır. Son cemaat yeri iki kısımlıdır. Birinci bölüm, kuzey yönünde altı adet sütun üzerine oturtulan, üzeri kubbeli beş gözlü; diğeri ise ilk kısmı da içine alacak şekilde üç yönden kapalı, doğu-batı doğrultusunda uzanan düz örtülü bir betonarme mekandır.
Son cemaat yerinin batı tarafında kuzey-güney doğrultusundaki dikdörtgen mekan yakın zamanda eklenmiştir. Minare gövdesi haricinde tüm yapıda düzgün kesme taş kullanılmıştır. Günümüzde kubbeler kurşunla kaplanmıştır.

Artvin Kültür Evi

Ocak taşı yazısından evin Hicrî 1215 (Mîlâdî 1799) yılında Bicanoğlu Yahya Ağa tarafından yaptırıldığı anlaşılmakta olup, Osmanlıca tapu kayıtlarında Artvin’in Orta Mahallesi’nde bir bâb-ı hâne ma’a bağçe (bahçeli konak) olarak geçen ve bir Osmanlı-Türk şâheseri olan yapı aynı muhitte bulunan şimdiki adıyla Orta Mahalle Camii’nin yapımından yaklaşık 16 yıl sonra yapılmıştır. Ocağın sağ ve sol taraflarında yazıları yazan ustaların isimleri yazılıdır ki; taş, duvar ve ağaç üzerinde oymacılık sanatını işleyen, çizerek ve kazarak yazma tekniğini kullanan bu usta san‘atkârlara o zamanlar “Hakkâk” denildiğinden, dikkat ederseniz yazma fiili de burada “Hakkâ” olarak ifade edilmiştir.

Ocağın sağ ve solundaki selvi (ya da servi) ağacı motiflerininse Türk kültüründe özel bir yeri vardır. Geçmişten günümüze doğru Türk kültürünü incelediğimizde ağaç motifinin ne kadar çok kullanıldığını ve kullanımındaki benzerlikleri daha iyi görürüz. İnsan hayatı için özel bir yeri ve önemi bulunan ve hayat ağacı olan servi motifi Osmanlı’nın zanaatkârları tarafından çinilerde, kilimlerde, ocak taşlarında, mezar taşlarında, çeşmelerde, duvar resimlerinde ve daha birçok yerde çokça kullanılmıştır. Servi ağacının minarelerle olan benzerliği de, bu ağacın Osmanlı kültüründeki yerini sağlamlaştıran etkenlerden biridir.

Restorasyonu ve ve Çevre Düzenlemesi yapılan Kültür Evi, müstecire kiraya verilmiş olup, yöresel yemeklerin yenilebileceği bir mekan olarak hizmet vermektedir.. Artvin İl Merkezine 3 km mesafede bulunmaktadır. Tekel Sokağı’ndan aşağıya doğru 10 dakikalık  yürüyüş ile gidilebileceği gibi; Şehir merkezinden dolmuş ile Kültür Evi yol ayrımına ulaştıkdan sonra, yaklaşık  500 metrelik bir yürüyüş  ile varılabilir.

Kafkasör Şenlik Yaylası

Artvin şehir merkezine 8 km. uzaklıktadır ve “Kafkasör Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Merkezi” içerisinde yer almaktadır. Cennet’den bir köşeye benzetilebilecek kadar doğal bir güzelliğe sahip olan Kafkasör, ağaçların ortasında yer alır. Tertemiz havası, göz kamaştıran doğal güzelliğiyle dinlenmek için oldukça müsat bir yer olan Kafkasör Yaylası’nda konaklamak için ufak boyutlarda, bungalov olarak adlandırılan evler bulunmaktadır.

Kafkasöre; tatil yapmak, şehrin stresini üzerinizden atmak gibi amaçlar dışında eğlenmek içinde gidebilirsiniz. Kent ormanında  bir yürüyüş yapıp, alanda bulunan restoranlarda lezzetli yemekler yiyebilirsiniz. Her yıl Haziran ayının son haftasında düzenlenen festivale katılarak, yörenin kültürel ve sanatsal değerlerini öğrenmenin yanında oldukça eğlenceli bir gün geçirebilirsiniz.

Ulaşım:

Büyük otobüslerin haricinde küçük otobüs, minibüs ve otomobil ile ulaşım sağlanabilmektedir. Kafkasör Festivali’nin düzenlendiği tarihlerde Belediye Başkanlığına ait minibüsler (dolmuş) sefer yapmaktadır.

Fehmi Duman