Hocalı Katliamı’nın 31. yılında Sakarya ‘da kurbanlar için anma programı düzenlendi

Hocalı Katliamı’nın 31. yılında Sakarya ‘da kurbanlar için anma programı düzenlendi

Vatan ve Hürriyet Derneği Adına  Cengiz ARSLAN, “Türkiye, Dağlık Karabağ Savaşı öncesinde ve sırasında Azerbaycan’a manevi, siyasi ve diplomatik olarak destek verdi” dedi.

Vatan ve Hürriyet Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar DURSUN ve  Yönetim Kurulu üyeleri , akademisyenler hazır  bulundular.

Azerbaycan‘ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kentinde 1992’de aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 613 kişinin katledilmesinin 31. yılı nedeniyle Sakarya Demokrasi Meydanında  Atatürk anıtı önünde anma programı düzenlendi.

  Vatan ve Hürriyet Derneği Adına  Cengiz ARSLAN  Anma programında bir konuşma   yaptı

Cengiz ARSLAN “Ermeni askeri güçlerinin 26 Şubat 1992’de Azerbaycan’ın 7 bin nüfuslu Hocalı kentinde “soykırım” yaptığını hatırlatarak “Bu felaket, sadece Azerbaycan halkına değil, tüm insanlığa yönelik en büyük suçlardan biridir. Azerbaycan 44 gün süren savaşın ardından muhteşem zafer kazandı, 30 yıl aradan sonra topraklarımız işgalden kurtuldu. Ermeni şovenistlerin vahşeti hafızamızdan asla silinmeyecektir. Hocalı’daki kurbanlarımızı her zaman anmaya devam edeceğiz.” dedi.

Ermeni güçleri, 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece Hocalı kentinde yaşayan Azerbaycan asıllı vatandaşları katletmişti. Silahlı baskında, 106’sı kadın, 83’ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetmiş, 1275 kişi rehin alınmıştı.​​​​​​​

HOCALI ŞEHİTLERİ ANISINA

Bugün acılı, kederli, yaslı günümüz. Bugün, zulme maruz kaldığımız günün 31’inci yılı. Hocalı’da ve diğer coğrafyalarda katliama uğrayan kardeşlerimizi bir kez daha rahmetle ve saygıyla anıyorum. Bu vesileyle Hocalı’da ve dünyanın değişik coğrafyalarında hayatlarını kaybeden tüm soydaşlarımıza, kardeşlerimize Yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Mazlum Türk topluluklarının selamete, refaha ulaşmasını temenni ediyorum.

Hocalı Soykırımı, temelde I. Dünya Savaşı ile birlikte ortaya çıkan ‘Dağlık Karabağ Sorunu’ ve ‘Ermeni Meselesi’ne dayanır. Hocalı Soykırımı, Azerbaycan’ın 90’lı yıllarda bağımsızlık mücadelesine giriştiği yıllarda planlı ve programlı olarak Rusların  desteği ile Ermeniler tarafından yapılmış bir vahşettir. Ermenilerin “denizden denize planı”nın bir parçası olarak da okunabilen bu soykırım; daima hatırda tutulmalı, ders çıkarılacak boyutlarıyla yeniden ele alınmalıdır.

İlginç olan şudur: Soykırım yapan Ermenilerin dünya kamuoyunda ‘soykırıma uğradık’ yalanıyla seslerinin daha çok çıkmasıdır.

Stratejik Bölge: Hocalı

Hocalı, Dağlık Karabağ Garçar, İlis ve Hocalı ırmaklarının kavşak noktasında stratejik önemi olan bir konumdadır.

Tarih kaynaklarında Hocalı – Gedebey olarak anılan bu coğrafya, müdafaası kolay tepeler üzerine kurulmuş bir kasabadır.

Hocalı, Dağlık Karabağ bölgesi için büyük stratejik öneme sahiptir. Bu şehir, Karabağ dağ silsilesinde; Ağdam, Şuşa, Eskeran, Hankendi yolları üzerinde yerleşmektedir. Hankendi’nden sadece 10 km uzaklıktadır. Dağlık Karabağ’daki tek havalimanın Hocalı’da bulunması ise bu şehre, ayrı bir stratejik önem katmaktadır. Ayrıca bölgenin demiryoları da buradan geçmektedir.

Hocalı, aynı zamanda Azerbaycan, İran ve Ermenistan üçgeninde yer alan ve zengin yer altı kaynaklarına sahip bir bölgedir. Hocalı, Dağlık Karabağ’ın kalbi konumundadır. Bölge, jeostratejik bakımından Ermenilerin kolay kolay vazgeçebileceği bir yer değildir. Dolasıyla Ermeniler, bilinçli olarak bu coğrafyaya yönelmiş, emelleri doğrultusunda burayı ilhak etmiştir. Yaşanan facia, bu emel ve planın bir sonucu olarak karşımıza çıkmıştır.

Ermenistan’dan göç etmeye zorlanan ve Azerbaycan’a sığınan Azerbaycan Türkleri ile Özbekistan’dan zorla çıkartılan Ahıska Türkleri’nin Hocalı kentine yerleşmeleri nüfusun hızla artmasına sebep olmuştur.

1988 yılında kentte yaşayan 3.000 Azerbaycan Türkü nüfusu 1992 yılında 7.000 i geçmiştir.

936 km2’lik  alan sahip bu şehirde şarap ve bira fabrikaları, inşaat müessessi, 100 yataklı hastahane, 28 sağlık memurluğu mıntıkası, sanatoryum istasyonu, 30 okul, 36 kütüphane, 13 kültür merkezi, 31 kulüp, 37 sinema, bir tohum  fabrikası ve daha pek çok kurum ve kuruluş bulunmaktaydı.

1992 senesinin 25 Şubat’ını 26 Şubat’a bağlayan gecesi, ağır silahlarla donatılmış, Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi’nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366’ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı’ya saldırarak tarihin en vahşi katliamlarından birini yapmışlardır. Şehri savunan askerlerin kahramanca şehit olmasından sonra şehre giren Ermeni ve Rus askerleri, çocuk, yaşlı, kadın demeden soydaşımızı katletmişlerdir.

Katliam gecesi takriben 7.000 kişi olan bu masum insanlar  yataklarındaydı. Gözlerini açtıklarında, ölüm kusan namlularla karşı karşıya kaldılar. Büyük bir kıyım yaşandı.Tam 613 kişi hunharca katledildi. Bunların 106’sı kadın ve 83’ü de çocuktu. Ermeniler, 487 Azerbaycan Türkünü ağır yaraladılar. 1.275 kişi rehin alındı. Üzerlerinde tıbbi deneyler yapıldı. Rehinelerin bir kısmı organ mafyasına satıldı. Genç kız ve kadınlar ise uluslararası kadın tacirlerine. 150’de kayıp vardı. Kentin sadece üçte biri Hocalı dışına kaçabildi. Şubat soğuğunda karlarla kaplı dağlara çıktılar. Dağ yollarından geçerek canlarını kurtarmaya çalıştılar. Donarak ölenler ve hastalıktan kırılanlar oldu. Yanı başımızda bir insanlık suçu gerçekleşti. Ermeniler, Hocalı’da Azerbaycan Türklerine karşı  kelimenin tam anlamı ile etnik temizlik yaptılar. Nefret ve kin kustular. Irkçı duygularla insanlık dışı işkenceler yaptılar. Ölülerin gözlerini çıkardılar, kafatası derilerini soydular, uzuvlarını kestiler. Kadın ve çocuk cesetlerinin üzerinde vahşi işlemler yaptılar. Kadınların göğüs uçlarından tesbih yaptılar……….Hür dünya, nedense yerinden bir türlü kıpırdamadı. Dünya kamuoyu olayı görmezlikten geldi. Eldeki kanıtlara itibar eden olmadı. Hocalı Katliamı’na ilişkin video kayıtları ve fotoğraflar yok sayıldı. Uluslar arası örgütler hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam etti. Kimse katliamı parlamentolarına taşıyıp tartışmadı. Soykırım mağdurları insan sınıfına sokulmadı. Yok sayıldı.

Ermeniler ‘ağır silahlarla’ donatılmış olarak ansızın girdiler Hocalı’ya! Önlerinde ‘tanklar’, ‘toplar’, omuzlarında ‘roket atarlar’, ‘makinalı tüfekler’ ellerinde ise ‘kalaşnikoflar’ vardı!

Önce asırlara meydan okuyan kasabanın ‘bütün binalarını’ yakıp yıktılar!. Ardından harabe haline gelen binaların enkazları arasında ‘insan avına’ çıktılar. Neye uğradıklarını şaşırmış bir halde, can havli ile sağa sola koşuşturan masum insanları, ‘kadın, çocuk, genç, ihtiyar demeden’ birer birer kurşuna dizdiler!

Azerbaycan Parlamentosu, 1994 yılında aldığı bir kararla Hocalı katliamını, ‘soykırım’ ilan etti!.

Hocalı, Karabağ’daki şanlı direnişin en önemli kalelerinden biriydi!. Hocalı halkı, kendilerini defalarca “Karabağ’dan defolun” diye tehdit eden Ermenilerin bütün baskılarına rağmen, ata topraklarını terk etmemek için mücadele ediyordu. Ermeni, emperyalizmi almıştı yine arkasına. Azerbaycan Türkü ise yine yapayalnızdı.

Takvim yaprakları, 27 Şubat’ı gösterdiğinde Hocalı yeryüzünden silinmişti.

1992 yılında Hocalı’da ‘etnik katliam’ yapan Ermeniler, 1993 yılı içerisinde Karabağ’ın tamamını ele geçirdiler!.. Karabağ ile yetinmeyen Ermeniler, işgale devam ederek başta Laçin ve Şusa olmak üzere Azerbaycan’ın diğer toprakları üzerinde de yayılmayı sürdürdüler!..

Azerbaycan topraklarınının neredeyse ‘yüzde 25’i’ Ermenilerin denetimine girdi!. Yaklaşık 6 yıl içerisinde ‘40 binden fazla’ Azerbaycan Türkü hayatını kaybetti!. Zorunlu göçe tabi tutulan ‘bir milyondan fazla’ insan, kurulan derme çatma çadırlarda oldukça zor şartlar altında bir gün yeniden evlerine dönebilme umuduyla ‘kaçkın hayatı’ yaşıyor!.

                          Hocalı KatliamınaTepkiler.

Hocalı’da yaşanan vahşet karşısında dünya toplumu hemen hemen hiçbir tepki vermedi. Hocalı katliamından iki gün sonra dünya basınından gazeteciler bölgeye gelip incelemelerde bulunmuştur. Yapılan soykırım o kadar vahşicedir ki normal şartlarda “suskun kalan dünya basını” bu vahşeti “Nazi” soykırımına benzetmiş, vicdani taraf az da olsa dile gelmiştir. Konu ile ilgili gazete, dergi ve televizyonlarda aşağıda birkaç örneğini verdiğimiz haberler yapılmıştır.

İngiltere’de yayımlanan Sunday Times 1 Mart 1992 tarihli sayısında: “Ermeni askerleri, kaçan ailelerin yüzlercesini katletti” başlığıyla vahşeti haberleştirirken Fransa’da yayımlanan Le Monde “Hocalı’da öldürülmüş ve kafa derileri soyulmuş kadın ve çocuk cesetleri” haberiyle çıkmıştır.

Moskova’da yayımlanan Time gazetesi “Hocalı şehrinde, görülmemiş dehşetli bir olay yaşandı. Ölenlerin sayısı belli değil…” haberiyle çıkar. Yine Londra merkezli Times gazetesi vahşetin boyutunu gözler önüne sererken “birçok insan çirkin hale getirilmiş, bazılarının sadece kafası kalmıştır” ifadeleriyle haber yapmıştır.

Türkiye’de Milliyet gazetesi, “Katliamı Gördüm: Ermeniler kana doymuyor… Karınları deşilmiş bebekler, Süngülenmiş kadınlar… Gözleri oyulmuş, kulakları burunları kesilmiş erkekler … Cesetler … Cesetler…” haberi ile okurlarının karşısında çıkmıştır.

Bütün bu vahşet ortadayken Ermenistan, Hocalı soykırımının sorumlusu askerlerini bugüne kadar yargılama yoluna gitmemiş, uluslararası hukuk normlarına göre haklarında işlem yapmamış, aksine vahşete komuta eden askerlerini kahraman ilan etmiştir.

Şükürler olsun ki 2020 yılındaki 44 gün süren savaş sonunda Ermenistan tarafından işgal edilen Karabağ, Hankendi hariç geri alınarak şanlı bir zafer kazanılmıştır. Bu zafer, hepimizi mutlu etmiştir, gururlandırmıştır. Zira; her iki ülkenin üzüntüsü de mutluluğu da ortaktır. Tek millet iki devlet olan Türkiye ve Azerbaycan’ın her alanda olduğu gibi Karabağ’da da verdiği haklı mücadeledeki dayanışma, yardımlaşma ve işbirliğimiz takdire şayandır. Bilinmelidir ki; Türkiye ve Azerbaycan tarih boyunca, her zaman iki dost ve kardeş ülke olmuştur ve öyle de kalacaktır. Türkiye ve Azerbaycan arasındaki dostluğun, kardeşliğin ve her konudaki işbirliğinin  ilelebet süreceğini buradan sizlerin şahitliği ile dünyaya bir kere daha haykırıyorum. YAŞASIN TÜRKİYE-AZERBACAN KARDEŞLİĞİ. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

Etiketler

Editor 54