Köy Enstitüleri’nin doğum günü 17 Nisan Bu tarihi unutmayacağız.

Köy Enstitüleri’nin doğum günü  17 Nisan Bu tarihi unutmayacağız.

17 Nisan Köy Enstitüleri’nin doğum günü

17 Nisan 1940…Bu tarihi unutmayacağız. Çünkü bu tarih Köy Enstitülerinin doğum tarihidir. Bu tarih ülkenin kaderinin değiştiği gündür.

Türkiye’nin medeni çağdaş ülkeler seviyesine erişmesi için, ülkenin ekonomik ve kültürel kalkınmasının öncüsü olarak Köy Enstitüleri 17 Nisan 1942 tarihinde resmen açıldı. Amaç köy çocuklarını okutmak ve onlara belirli sanat kolları öğreterek kendi köylerine gönderip, okulda öğrendiklerini köylülere öğretmekti.

Köy Enstitülü öğretmenler kendi köylerine gittiklerinde okudukları okullarda öğrendiklerini köylülerle paylaşacaklar, onlara her konuda rehberlik edeceklerdi.

Köy Enstitüleri kurulduğu ilk günden beri egemen güçlerin hedefi haline geldi. Bu güçlerin başında toprak ağaları geliyordu. Bunlar köy çocuklarının okumasını istemiyorlardı. Çünkü onların tarlalarında çalışacak marabalar gerekliydi.

Toprak ağaları bu okullar hakkında olmadık iftiralar atarak, yalanlar uydurarak halkın gözünde düşürmeye çalıştılar. Adnan Menderes bir konuşmasında “Köy Enstitüleri yöneten kesimler daha akıllı bir profil oluşturuyor. Bu kabul edilemez” diyerek bu okullara karşı olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Görülüyor ki ülkemizde egemen sınıflar hiçbir zaman okumuş insan istememişlerdir. Bir bakanımız ”Okumuş kesimden bize oya gelmiyor.” diyebilmiştir.

Köy Enstitüleri Başbakan Adnan Menderes’in talimatıyla 1954 yılında kapatılmıştır.

Köy Enstitüleri kimine göre, Türkiye’de karanlığa açılan ışıklı kapılardı.

Köy Enstitüleri kimine göre, çarıklarıyla, kasketleriyle, yamalı şalvarları ve fistanlarıyla, kel, kabak başları, örgülü saçlarıyla gelen; ışık dolu gözlerini aydınlık geleceklere yöneltmiş oğlanlı kızlı köy çocuklarını ülkenin aydınlık geleceğine hazırlayan aydınlanma ocaklarıydı.

Kimilerine göre, komünist yuvalarıydı.

Kimilerine göre Sovyet Rusya projesiydi.

Kim ne derse desin Köy Enstitüleri atılımın, üretkenliğin, yeniliğin, çağdaşlığın simgesidir. Bu okullar sayesinde milyonlarca köylü bilgisizlikten, cahillikten kurtulması sağlanmıştı. O güne kadar bütün ümitlerini öbür dünyaya saklayan köylüler bu öğretmenler sayesinde bu dünyada da güzel şeylerin olduğunu anladılar. Yüzyıllar boyunca ağaların kölesi olarak yaşamaya alışmış köylülerin kafalarında böyle bir ışığın parlatılmasında Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerin sayesinde olmuştur.

Bu okullarda demokratik bir eğitim vardı. Disiplin kurullarında öğrenci temsilcileri bulunurdu. Okul için alınan kararlarda öğrenciler, öğretmenler ve idareciler kadar söz sahibiydiler. Her öğrenci bir çalgı aleti çalmak zorundaydı. Sanat bu okulların olmazsa olmazıydı. Öğrenciler kendi gıda ihtiyaçlarını okulun tarlalarında kendileri üretir, fazlasını ise satarlardı. Düşünebiliyor musunuz? Bir Köy Enstitüsü kendi elektriğini üretmiş, kendi matbaasını, kendi fırınını kurmuştur.

Cumhuriyet düşmanları, aydınlanma karşıtları böyle bir geleceği ülkeye ve onun çocuklarına çok gördüler ve sonunda da kapattılar. Bu okullar 15 yıl boyunca halkın gözünden düşürülmek için olmadık iftiralara muhatap oldular.

O günün Van milletvekili Kinyas Kartal bir televizyon konuşmasında bu okulların kapanması için yalanlar, iftiralar attıklarını itiraf etmiştir. Sözlerinde “Eğer bu okullar biraz daha devam etseydi, biz toprak sahipleri, toprağımızda çalışacak köylü bulamazdık.” diyerek bu okulların neden, niçin kapatıldığını ortaya koymuştur.

Köy Enstitülerinin kapatılmasında sadece toprak ağalarının etkisi olmamıştır. O tarihlerde Sovyet Rusya Türkiye’den Kars Ardahan ve Artvin’ istiyordu. Türk hükümeti Amerika’dan bu konuda yardım talebinde bulundu. Amerika Türkiye’ye Marshall yardımında bulunacaktı. Bunun yanında Köy Enstitülerinin kapatılmasını şart koştu.

Eğer Köy Enstitüleri günümüze kadar kurulduğu günkü gibi amacından saptırılmadan devam etseydi, ülkemiz bugün en ileri ülkelerden biri haline gelirdi. Bugün dahi okullarımızda Köy Enstitüsü programının uygulanması için öneriler getirilmektedir. Örneğin meslek liselerinde uygulanan eğitim, Köy Enstitüsünde uygulanan eğitimin bir bölümü olarak kabul edilebilir.

Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerin çoğu rahmetli oldular. Yaşayan birkaç öğretmen vardır. Ölenlere rahmet, yaşayanlara sağlık diliyorum.

Köy Enstitüsü ilk mezunlarından bir öğretmenin çocuğu olarak bu tarih benim için de çok önemlidir. Çünkü Köy Enstitüsünden mezun olan üç öğretmen bizim ve çevre köylere ışık saçmışlardır

Editörün Notu

Köy enstitüsü, Türkiye’de ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılan okul türü. Tamamen Türkiye’ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde milli eğitim bakanı olan Hasan Âli Yücel bizzat yönetti

Köy Enstitülerinin amacı nedir?
Türkiye’de seçilen şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmıştı. Öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecekti.
Köy Enstitüleri sistemi nedir?
Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile ilkokullara öğretmen yetiştirilmesi amacıyla açılan okullara verilen addır. Köy Enstitüsü projesi bütünüyle Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir ve dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından yönetilmiş bir programdır.
Köy Enstitülerinin faydaları nelerdir?
Genel olarak Köy Enstitülerinin temel amaçlarını dört noktada toplamak olasıdır; (1) yeni toplum değerleri geliştirme, (2) ulusal kültürün yaratılması ve geliştirilmesi, (3) ekonomik yaşamın uzmanlaşması, (4) üretimin ve verimliliğin arttırılması 
Köy Enstitülerinin özellikleri nelerdir?
Enstitülerle köylerin yakınlarına, yeni araç ve gereçlerle donatılmış, örnek iş ve yaşayış düzeni benimsemiş bir sistem getirilmiş oldu. Enstitüler, köyden öğrenci alacak ve köydeki halkın yaşamını iyileştirecek örnek köyler olarak düşünülmüştü . Geniş bir arazi üzerindeki binalar modern birer köy görünümündeydi.
Köy Enstitülerinin ilk savunucusu kimdir?
Türkiye’de köy enstitüsü fikri ilk kez Amerikalı eğitim filozofu John Dewey tarafından savunuldu. Dewey, özellikle kırsal bölgelerdeki okulların toplum yaşam merkezi haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’de okulun yerel koşullara uyarlanması sorunu eğitim felsefesinin özünü oluşturuyordu.
Köy Enstitüleri neden kapatıldı Özet?
Zamanla serbest okuma saatleri kaldırılır ve bazı kitaplar yasaklanarak enstitülerden toplatılır. Bu süreçte Köy Enstitülerinin komünist yetiştirdiği yönündeki suçlamalar da artar. Yüksek Köy Enstitüsü kendisine benzer başka okulların olması gerekçe gösterilerek Köy Enstitüleri kapatıldı.
Köy Enstitülerine kazandırdı?
Köy Enstitüleri sayesinde 1940 ve 1946 yılları arası 15 bin dönüm tarla tarıma elverişli hale getirildi ve bu tarlalarda üretime başlandı, 750 bin fidan dikildi, 1200 dönüm bağ oluşturuldu, 150 büyük çaplı inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 100 km yol, 16 su deposu, 12 tarım …
Köy Enstitüleri parasız mı?
Parasız, yatılı ve karma olan köy enstitülerinde ilkokul 5. sınıftan sonra sınavla seçilen köy çocukları, “İş içinde eğitim, eğitim içinde iş” öğrendi ve mezun olduktan sonra köylere öğretmen olarak görevlendirildiler.
Köy enstitüsü mezunları ne iş yapar?
Sadece öğretmen olmadılar
Oysa Köy Enstitüsü mezunları arasından pek çok hukukçu, akademisyen, yazar, ressam, müzisyen ve politikacı da çıktı.
Köy Enstitüleri dersleri nelerdir?
Öğrenciler haftada 44 saat ders görüyorlardı. Bunun 22 saati meslek dersleri içinde olmak üzere Genel Kültür dersleri, 11’er saati ise Ziraat ve Teknik derslerdi. Öğretmenlik Bilgisi dersleri ise Toplumbilim, İş Eğitimi, Çocuk ve İş Ruh Bilimi, İş Eğitimi Tarihi, Öğretim Metodu ve Tatbikat gibi konuları kapsıyordu.
Köy Enstitüleri nerede kuruldu?
Böylece sayısı yirmi biri bulan Köy enstitülerinin isimleri, kuruldukları yerler ve kuruluş tarihleri şöyledir: İzmir Kızılçullu (1937), Eskişehir Çifteler (1937), Kırklareli Kepirtepe (1938), Kastamonu Gölköy (1938), Malatya Akçadağ (1940), Samsun Akpınar (1940), Antalya Aksu (1940), Kocaeli Arifiye (1940), Trabzon …
Köy Enstitüleri nasıl bir eğitim?
Köy Enstitülerinde öngörülen eğitim süresi toplam 5 yıl olup, bu sürenin yarısı kültür derslerine, dörtte biri tarım dersleri ve çalışmalarına, dörtte biri de sanat ya da teknik derslerine ve çalışmalara ayrılacak biçimde paylaştırılmıştır.
Köy Enstitüleri nasıl eğitim vermekteydi?
2. Köy Enstitüleri Dersleri
“Yaşayarak, üreterek öğrenme” ilkesi ekseninde kurulan köy enstitülerinde dersler hem teori hem pratiğe dayalı idi. Öğrenciler burada ziraat derslerinden teknik ve kültür derslerine kadar birçok alanda ders görmekteydiler. Geleneksel eğitimin yanı sıra modern bir eğitim de verilmekteydi.
Köy enstitülerinin Türk eğitim sistemine katkısı ne olmuştur?
Köy enstitüleri kırsal bölgelerin eğitim ve kalkınma problemlerini çözmede etkin bir rol oynamıştır. Köyde görevlendirilen öğretmenler aracılığı ile eğitimde teorik bilginin yanında üretime dayalı pratik bilgiler de verilmiştir.
Köy Enstitülerinin temel eğitim felsefesi nedir?
Enstitüler, toplumsal yapıya uygunlukları ile “realist” ve “pragmatik” nitelik gösterirken; yeni toplumu oluşturma niteliği ile oluşturmacılık felsefesinin özelliklerini taşımaktadır. Enstitüler, ayrıca “iş içinde üretim için” eğitim anlayışıyla politeknik eğitimin kimi niteliklerini yansıtmaktadır.
Köy Enstitülerinin adları nelerdir?
Bu doğrultuda, kurulan enstitüler ve kuruluş yıllarının listesi aşağıdaki gibidir:
  • Eskişehir – Çifteler 1937.
  • İzmir – Kızılçullu 1937.
  • Kırklareli – Kepirtepe 1938.
  • Kastamonu – Gölköy 1939.
  • Malatya – Akçadağ 1940.
  • Antalya – Aksu 1940.
  • Samsun – Ladik/Akpınar 1940.
  • Kocaeli – Arifiye 1940.
Köy Enstitüleri mimarı kim?
İsmail Hakkı Tonguç (1893 – 24 Haziran 1960), Türk eğitim bilimci, köy enstitülerinin mimarı ve dönemin İlköğretim Genel Müdürü.

Etiketler

Fehmi Duman