Vatan ve Hürriyet Derneği Genel Merkezi Milli Kahramanların isimleri Yaşatılsın imza  kampanyası başlattı

Vatan ve Hürriyet Derneği Genel Merkezi Milli Kahramanların isimleri Yaşatılsın imza  kampanyası başlattı

Vatan ve Hürriyet Derneği Genel Merkezi Milli Kahramanların isimleri Yaşatılsın imza  kampanyası başlattı

Kahramanlarımızın kazanımlarına sahip çıkalım

Geçmişini bilmeyen geleceğine sağlam adım atamaz Kahramanlarımızın kanları ile canları ile bedeli ödenen topraklarımız vatan oldu

Aziz Molla İpsiz Recep Kazım Kaptan Molla Halit
Ali Fuat Cebesoy’u tanıyalım tanıtalım

Sakarya Yunan’a mezar Türklüğe Gülizar oldu ne mutlu Türküm diyene

Vatan ve Hürriyet Derneği Genel Merkezi

Gar Meydanında  3  gün  sürecek imza  kampanyasına  büyük  ilgi görüyor

Vatan ve Hürriyet Derneği Genel  Başkanı Yaşar DURSUN  imza  kampanyası öncesi  bir  konuşma  yaptı.

Tarih sahnesine çıktığımız günden beri, dünyanın değişik coğrafyalarında sayısız İmparatorluklar ve devletler kurmuş Yüce Türk milletinin evlatları olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Tarihin en karanlık çağlarında bile dünya medeniyetine büyük katkılar sağlamış bir milletin mensuplarıyız. Bu gün üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyası yüz yıl önce başta Mustafa Kemal ATATÜRK ve kahraman silah arkadaşları tarafından Osmanlı’nın külleri üzerine inşa edilmiş pırıl pırıl bir Türkiye Cumhuriyeti’dir.

         Özellikle Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman arasındaki dönemde üç kıtaya hükmetmiş Osmanlı Cihan Devleti köklerinden kopup idareyi devşirme paşalar ve Sadrazamlar dahil devlet erkanına bırakınca gerilemeye başlamıştır. Bu süre zarfında Avrupa’daki  teknolojik ve sosyal ilerlemelerden haberdar olmamıştır. Vehametin farkına vardıklarında ise aldıkları tedbirler fayda vermemiştir. Zaman içinde aradaki fark daha da artmış ve çoküş kaçınılmaz olmuştur.

          Osmanlı Cihan Devleti’nin en uzun yüzyılı olarak 19. Yüzyıl gösterilir. Bütün entrikalar, yönetim zaafiyetleri, isyanlar ve büyük toprak kayıpları  bu yüz yılda gerçekleşmiştir. Ardı arkasına kaybedilen vatan topraklarından Anadolu coğrafyasına doğru başlayan acı, elem, keder  ve ıstıraplı göçler beraberinde zulüm, işkence ve Türk soykırımınıda getirmiştir. Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Ordusu dağıtılmış ve silahlarına el konulmuştur. Mütarekenin bazı maddeleri bahane edilmek suretiyle başta İstanbul ve İzmir olmak üzere Anadolu’daki şehirlerimiz işgal edilmiştir. Bu yetmiyormuş gibi, İngilizler Yunanlıları devreye sokarak Anadolu’nun top yekün işgaline zemin hazırlamışlardır. 1683 yılında Viyana bozgunu ile başlayan geri çekilme tam 238 yıl sonra Sakarya Meydan Muharebesinde durdurulmuştur.

              Değerli Hemşehrilerim!

1815 Viyana  Kongresinde Osmanlıyı “hasta adam” olarak niteleyen Rus Çarı, Türkleri önce Balkanlardan, sonra Anadolu’dan atmak ve islamiyeti  Arap yarımadasında hapsetmeyi önermiştir. Takriben yüz küsür yıllık hazırlıktan sonra düğmeye basılmış ve Anadolu işgalleri başlamıştır. İşte güzel Adapazarı’mızın işgali bu planın bir parçasıdır.

          

         21 HAZİRAN 1921 ADAPAZARI’NIN KURTULUŞU

       Adapazarı’nın Kurtuluş Savaşında da önemli bir yeri vardır. Ali Fuat Cebesoy, Sırrı Bey, Hasan Cavit Bey Koçzade Mahmut Bey, Metozade Hüzeyin Efendi, Abdurahman Bey, Cevat Bey, Kaymakam Tahir Bey, Aziz Molla, İbsiz Recep, Osman Kaptan, Kazım Kaptan ve Halit Molla gibi pek çok kahramanımız Kuva-i Milliye hareketine sağladıkları yardım ve destekle milli mücadelenin şerefli sahifelerinde yer almışlardır. Bu gün güzel Adapazarı’mızın düşman işgalinden kurtuluşunun 102. Yılında hepsini saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.

        Mustafa Kemal Paşa 9. Ordu müfettişliğine atanmış ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmıştı. Havza ve Amasya genelgelerini yayınlayıp kongreler yaparak Kurtuluş Savaşı’nı başlatmıştı. Üç yıl boyunca devam eden Milli Mücadele hareketinde ve Kuvayi Milliye’nin kurulması aşamasında Adapazarı ön saflarda yerini almıştır. Adapazarı çevresindeki Türk gençleri çeşitli çeteler oluşturarak, Ermeni ve Rum çeteleriyle mücadele ediyorlardı. 10 Mayıs 1920’de Ahmet Anzavur Adapazarı ve Geyve bölgesinde ayaklanmış, ancak bütün savaşları başarısızlıkla sonuçlanarak 22 Mayıs 1920’de İstanbul’a gitmiştir. Öte yandan 11. Yunan Tümeni İzmit’i işgal altında bulundururken, 24 Mart’ta Kırkpınar’ı, Sapanca’yı, bir gün sonra da Adapazarı’nı işgal etmişti.

        Daha önce Geyve Boğazı’ndan gelerek Adapazarı’nı ișgal etmek isteyen Yunan Kuvvetleri, Geyve’de konuşlanmış olan Ali Fuat Cebesoy Paşa’nın ordusu tarafından bozguna uğratılmıştır. Geyve Boğazı’ndan geçemeyince, İzmit üzerinden gelerek 21 Mart 1921 günü Adapazarı’nı ișgal ettiler.

       Yunan ișgal kuvvetlerinden güç bulan yerli Ermeni ve Rum çeteleri, bölgedeki otorite boșluğundan da yararlanarak civardaki Türk köylerine karșı harekete geçerek gasp, yağma, talan, adam öldürme, ırza geçme gibi hareketlere girișmișlerdir.

       Yunan ișgalinin yayıldığı bölgelerde yaklașık üç ay süren ișgal süresince 21 Haziran 1921 sabahına kadar hem yunan kuvvetleri hem de yerli Ermeni ve Rum çeteleri gasp, yağmalama, öldürme, ırza geçme vb. hareketlerine devam etmișlerdir.

       İșgal devam ettiği sürece Adapazarı camilerinin minarelerinden ezan okunmasına izin vermediler.

                       İŞGAL GECESİ

         O gece Beraat Kandiliydi. Adapazarı’nın Müslüman – Türk ahalisi, Orhan Camii’nde yatsı namazını kılıp, Beraat Kandili’ni idrak ederken, Yunan Kuvvetlerinin komutanı Yüzbașı Lambidis, ișgal kuvvetlerinde bulunan palikaryalarına o gün șu emri verdi:

       “Kimse camide yan yana durarak namaz kılmayacak. Kılanlar olursa namaz çıkıșı yakalanıp yanıma getirilecek. Siz de dıșarıda çalgı çalıp sirtaki oynayın, onları rahatsız edin.” Gerçekten de palikaryalar, Adapazarlı Müslüman-Türkler Orhan Camii’nde yatsı namazı kılıp Beraat Kandilini idrak ederken, dıșarıda  çalgı çalıp sirtaki oynadılar. Oraya buraya rastgele ateș ettiler. Cami avlusunda içki içip, sarhoș naraları atıp, camiden çıkan Müslümanları tartakladılar. Bir kişiyi öldürüp, bazılarını yaraladılar.

       Üç ay süren Yunan işgalini Kuvay i Miliyeciler dağıtmışlardır. İşgalin sinyallerini alan Adapazarı halkı önceden şehri boşaltmıştı. Kimsesiz kadın ve çocuklarda İran Konsolosluğu’na sığınmışlardı. 28 Mart sabahı Yunan birlikleri Sakarya’yı geçerek nehrin 500 metre doğusuna ilerlemişlerse de, Türk kuvvetleri yoğun çarpışma  ile tekrar Yunan Kuvvetlerini nehrin batısına püskürtmüştü. Kasım Bey Mayıs 1921 başlarında kolordusunu Düzce’den Geyve’ye naklediyordu.  Bir alay Sakarya Nehri boyunca yayılırken, bir alay da Arifiye-İzmit güzergâhına yerleşmişti. Diğer bir alay da İzmit dolaylarında yedekteydi. Düşmanın 19. Tümeni ise yeni bir düzenleme çerçevesinde 16 Haziran 1921’den itibaren İzmit’te toplanmaya başlamıştı ki, esas itibarıyla düşman Bursa’ya çekiliyordu. Ancak düşmanın Adapazarı’ndan çekilirken şehri yakmaması için tedbirler alınmış ve Sakarya Bölge Komutanlığı’nın üç baskın kolu, 21 Haziran 1921 sabahı erken saatlerde büyük çatışmalar sonucu şehre girmişti. Osman Kaptan, Kazım Kaptan kuvvetleri ile Molla Halit kuvvetleri şehirde asayişi sağlamış, Hükümet Konağı’na Türk bayrağını çekmiş ve kurtuluştan sonraki ilk sabah ezanını da Halit Molla bizzat okumuştu.

      Yunanlıların yerli ișbirlikçileri Rum ve Ermeni Çeteleriyle, bölge halkı üzerinde yaptıkları maddi manevi tahribat uzun yıllar tesirini gösterdiği gibi hafızalardan silinmeyecek izler bırakmıștır.

         Saygı değer Hemşehrilerim!

          En nihayetinde Türklere dayatılan Sevr paçavrasıda TÜRKİYE BÜYÜK MİLET MECLİSİ tarafından yırtılıp atılmıştır. 24 Temmuz 1923 te Lozan antlaşmasıyla TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN TAPUSU alınmış, 29 Ekim 1923 günü isee bağımsız TÜRKİYE CUMHURİYETİN varlığı Dünyaya haykırılmıştır. Bu kutlu Cumhurşyeti kıyamete kadar yaşatmak biz TÜRK MİLLETİNİN en büyük görevidir. Bunun temel kuralarından biride tarihimize sahip çıkıp kahramanlarımızın ruhaniyetini ve isimlerini yaşatmaktır. Bu sebeple VATAN ve HÜRRİYET DERNEĞİ GENEL MERKEZİ OLARAK Sakarya’daki kahramanlarımızın isimlerinin ilimizdeki meslek yüksek okullarına verilmesini önemle talep ediyoruz. Bu nedenle üç gün sürecek imza kampanyamızı başlatıyoruz. İlgi ve alakanızı bekliyoruz. Gösterdiğiniz duyarlılıktan dolayı VATAN ve HÜRİYET DERNEĞİ GENEL MERKEZİ adına  hepinize teşekür ediyorum.

21 Haziran ‘a Doğru

Adapazarı’nda Kuvâ-yı Milliye…

Farklı kültürleri bir arada bulundurarak adeta bir medeniyetler coğrafyası olan Adapazarı ve çevresinin İstiklal Savaşı’nın kazanılmasında önemli rol oynadığı bilinmektedir. Bugünkü adıyla Sakarya halkı, İstanbul’da ve Anadolu’da yürütülen mücadeleyi yakından takip ediyor, olayların gidişatına göre hemen saf alıyordu.

Adapazarı’nda Kuvâ-yı Milliye nasıl kuruldu?

Mondros Mütarekesi’nden sonra İtilaf Devletleri’nin Liman, Karayolu, Demiryolu ve Telgrafhaneleri kontrol etmeleriyle yüz bulan Sakarya’daki Ermeni ve Rum azınlıklar, çeteler kurarak Türklere saldırmaya başladılar. Bunun üzerine yerli halk, kendini korumak için silahlanmaya başladı. Böylece Adapazarı’nda Kuvâ-yı Milliye oluşmaya başladı. Sivas Kongresi’nin hemen ardından alınan kararlar doğrultusunda Adapazarı, Hendek ve Karasu’daki gönüllüler Kuvâ-yı Milliye’ye katılmaya başladılar.

Adapazarı Kuvâ-yı Milliye Teşkilatı Üyeleri

Adapazarı Belediye Başkanı Fahri, Müderris Harun Efendi, Yahya Kaptan, Kazım Kaptan, Adil Hasan, Mehmet Sıtkı, Emekli Binbaşı İsmail Hakkı, Yüzbaşı Ramiz, Hopalı Yüzbaşı Rauf, Trabzonlu Doktor Yüzbaşı Raif, Gebzeli Dr. Fahri Can, İş Adamı Metozâde Hüseyin, Ömer Faik, Fabrika Müdürü Necmeddin, Dava Vekili İbrahim Beyler Adapazarı’da Kuvâ-yı Milliye teşkilatını kurarak Mustafa Kemal Paşa’ya bağlılıklarını bildirmişlerdir.

Adapazarı’na ilk giren Kuvayı Milliyeciler, 1921

Geyve Kuvâ-yı Milliye Teşkilatı Üyeleri

Hafız Fuad Çelebi Efendi başkanlığında, Kaymakam Hâzım Bey, Jandarma Komutanı Esat Bey, Burhaneddin Çelebi, Rıza Şahin Bey ve Sefer Bey.

Hendek Kuvâ-yı Milliye Teşkilatı Üyeleri

Rauf Bey’in başkanlığında, Şefik Kahvecioğlu, Hacı Mehmed Dinçer, Molla Mehmet Keskin.

Karasu Kuvâ-yı Milliye Teşkilatı Üyeleri

Necati Bey başkanlığında, Karasu Belediye Reisi Manav Ahmet Bey (1919), Belediye Reis Vekili Mustafa Karasu, Koçbaşlı (Selahiyeli) Binbaşı Rüşdi Bey, Rüşdi Bey’in kardeşleri Osman ve Süleyman Beyler, İpsiz Recep, Altıkanoğlu Mehmed, Ekşioğlu Murad, İbrahim ve Mehmed, Rıfat Reis, Kör Rıfat, Kurtuluş Osman, Evza, Kaçaran Şerif, Uzun Mustafa, Kaşkının İbrahim, Kandemirin Mehmed…

İpsiz Recep ve Çetesi

Adapazarı’ndaki Siyasi İkilik

Adapazarı yöresinde o günlerde halk ve devlet görevlileri arasında, İstanbul’daki Damad Ferit Paşa hükümetini destekleyenler olduğu gibi Anadolu’daki Mustafa Kemal Paşa Hükümetini destekleyenler de bulunuyordu. Yani Milli Mücadele yıllarında bugünkü Sakarya’da tam bir ikilik söz konusu idi.

Yunanlılar Adapazarı’nı İşgal Ediyor

Türklerin arasında siyasi ikilik bulunması ve Adapazarı bölgesinde zayıf durumda olunması sebebiyle İngilizlerden güç alan Yunanlılar, 25 Mart 1920’de Sapanca’yı ve demiryolunu ele geçirdiler.

Arifiye’de bulunan az sayıdaki Milli Kuvvetlerimiz, Papulas komutasındaki Yunanlılara fazla dayanamadan teslim olmak zorunda kaldılar. Böylece Arifiye ve istasyonu işgal edildi. Tavuklar köprüsünü top ateşiyle yıkan Yunanlılar, Türklerin yardıma gelmesini engellediler. Ardından Beşköprü ve Serdivan’ı ele geçirdiler.

Adapazarı Hükümet Konağı ve Erenler tepesinde toplanan halk, Serdivan tarafından düşmanın geldiğini görünce gözlerine inanamadı. Harun Hoca, halka dualar ettiriyor ve şehrin savunulmasını öneriyordu. Sabri Bey ise, az sayıdaki kuvvetle Yunan’a karşı koyulamayacağına karar vererek milisleri Sakarya’nın doğusuna çekti. Adapazarı halkının büyük çoğunluğu ise Karasu’ya doğru yola çıktı. Bu dönemde Karasu, güvenli bir sığınak vazifesi görecekti.

Yunanlılar, 26 Mart 1921 günü Adapazarı’ndaki yolları tuttular, tüm güvenlik tedbirlerini aldılar ve muhtelif yerlerde karakollar kurdular.

Bu sırada Yunadan güç alan Rum ve Ermeni çeteleri Adapazarı’nın her yanında Türk halkına katliama başladılar. Sapanca, Hendek, Akyazı, Karasu’da Rum ve Ermeni Çeteleri ile Kuvâ-yı Milliye milisleri çatışmaya girmeye başladılar.

29 Mart günü kuzeyde Kandıra ve Kaynarca’yı (Hoca Köy) işgal eden Yunanlılar, Karasu istikametine doğru yönelmişlerdi. Burada Halit Molla ve İpsiz Recep milisleri başarılı bir savunma yaparak düşmanı geri püskürtmeyi başardılar.

30 Mart günü, halkın Karasu’ya gittiğini öğrenen Yunan birlikleri Söğütlü ve Ferizli’yi (Fîruzlu) işgal ettikten sonra Sinanoğlu istikametine yürüdüler. Sinanoğu geçidinde Karasulu Necati Bey, Halit Molla ve İpsiz Recep, yaklaşık 500 kişilik bir kuvvetle Yunan’a ağır bir darbe indirdiler. 100’den fazla kayıp veren Yunanlılar Ferizli’ye çekildiler.

Yunanlılar asıl ağırlığını Dumpunar-İnönü bölgesine verdikleri için Adapazarı’da Ermeni ve Rum çetelerini silahlandırarak gerilla savaşı vermeyi tercih ettiler. Vur-kaç taktiğiyle Türk kuvvetlerini yıldırmayı planlıyorlardı.

Adapazarı’nın Yunan İşgalinden Kurtarılması

20 Haziran gecesi Sakarya Nehri’nin doğu yakasından sal ve teknelerle batı yakasına geçen Türk kuvvetleri Sapanca ve Arifiye’deki düşman birliklerini âni bir baskınla silahlarıyla birlikte teslim aldı. Taarruz gece boyu sürmüştü. 21 Haziran sabahının ilk ışıklarıyla birlikte düşman, İzmit istikametine doğru kaçmaya başlamış, askerlerimiz Adapazarı’na girmişlerdi.

Kuzeyde ise; Necati Bey, İpsiz Recep ve Halit Molla kuvvetleri, Karasu ve Kaynarca’dan toplanan gönüllülerle birlikte taarruza geçmişlerdi. Ferizli’de Yunanlılarla şiddetli çarpışmalar yaşandı. Seyifler Savaşı’nda Halit Molla’nın kardeşi Aşır Bey şehit oldu. Türk kuvvetlerinin ikinci taarruzu karşısında büyük kayıplar veren Yunanlılar, Ferizli ve Damlık köylerini yakarak Söğütlü’ye çekildi. Harmantepe ve Karaman bölgesindeki savaşlarda da varlık gösteremeyen düşman, İzmit’e doğru kaçmaya başladı.

Adapazarı’nı kurtaran kahramanlar

Kuzey müfrezemiz 21 Haziran sabahı Adapazarı’na girdi. Bir Medreseli olan Halit Molla, Orhan Camii’nde sabah ezanını bizzat kendisi okudu. Kazım Kaptan ise, Kaymakamlık Konağı’na Türk bayrağı çekti.

Halit Molla

Bu sırada silah ve top sesleri Çark Deresi’nin öbür tarafında Serdivan’da yankılanıyordu. İzmit istikametine kaçan düşman Serdivan ve civar köyleri ateşe vermişti. Hendek, Akyazı ve Geyve müfrezeleri de düşmana karşı başarılı taarruzlarda bulunmuşlardı. 23 Haziran günü Adapazarı’ndan İzmit’e büyük bir taarruz başlatıldı.Böylece Adapazarı ve kazaları düşman işgalinden kurtarılmış oldu.

Yunan, Karasu’ya Çıkarma Yapmak İstedi

Karadan Karasu’ya giremeyen düşman kuvvetleri, denizden Kefken Adası ile Akçaşehir (Akçakoca) arasını denetim altına aldıktan sonra Karasu’ya çıkarma yapmak istiyordu. Karasu’da bulunan Karasu Osmanlı Madenleri Anonim Şirketi’nin (Maden Deresi) maden ve ganimetlerini ele geçirmek istiyorlardı. İpsiz Recep ile Rıfat Reis, Batı Karadeniz’de verdikleri mücadele ile düşmanı bu bölgeden uzak tutmuşlar, Sakarya sahillerinin güvenliğini sağlamışlardır

Bir 5 kişi görseli olabilir

EDİTÖR  NOTU

Vatan ve Hürriyet Derneği, Başbuğ Atatürk’ün yolunda, Türklüğün silinmez izinde,

Unutulmuş ya da unutturulmaya çalışan Türk Kahramanlarını anmak, ön plana çıkarmak ve yeni nesillere aktarmak için, Vatanı’nı ve Hürriyetini önemseyen Vatan Evlatları tarafından kurulmuş bir dernektir.

Etiketler

Fehmi Duman