CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Görevimiz yeni ve sivil bir anayasa

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Görevimiz yeni ve sivil bir anayasa

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Genel Kurul Salonu’nda düzenlenen TBMM 28. Dönem 2. Yasama Yılı Açılış Toplantısı’nda konuştu. Açıklamalarında Başkent’teki hain saldırı girişimine değinen Erdoğan, “Bu sabah emniyet birimlerimizin vakitli müdahalesiyle iki caninin etkisiz hale getirildiği eylem terörün son çırpınışlarıdır. Vatandaşın huzurunu ve güvenliğine kast eden alçaklar, emellerine ulaşamamıştır, asla da ulaşamayacaktır” dedi. Yeni anayasa çalışmaları hakkında da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görevimiz yeni ve sivil bir anayasadır. Cumhurbaşkanı olarak şahsım ve Cumhur ittifakı partileri olarak, grubu olsun olmasın tüm partileri, tüm milletvekillerini, tüm toplumsal kesimleri yapıcı bir anlayışa yeni anayasa çağrımıza katılmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurul Salonu’nda düzenlenen TBMM 28. Dönem 2. Yasama Yılı Açılış Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada, “Aziz milletim, sayın başkan, değerli milletvekilleri, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Yeni yasama yılının milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Vatan topraklarının müdafaası uğruna mücadele eden şehitlerimizi ve gazilerimizi yad ediyorum” ifadelerini kullandı.

“HEDEFLERİMİZE SIKI SIKIYA SARILMALIYIZ”

Konuşmasında, “Milli mücadele gibi bir destanı zafere ulaştıran Meclis’imizin Türkiye Yüzyılı’nın ufkunu aydınlatacağından şüphe duymuyorum” diyen Erdoğan, “Cumhuriyetimizin önünde kat edecek hala epeyce bir mesafe olması, bize daha yapacak çok işimizin bulunduğunu anlatıyor. Millet ve onun temsilcileri olarak farklılıklarımızı zenginlik haline dönüştürerek ortak hedeflerimize sıkı sıkıya sarılmalıyız” dedi.

“GÖREVİMİZ YENİ VE SİVİL BİR ANAYASA”

Yeni anayasa çalışmalarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Hamdolsun artık Meclis’in kapısına kilit vurulduğu, milletvekillerinin istiskale maruz bırakıldığı, başbakanların ve bakanların idam sehpasına gönderildiği vesayetin milli iradeyi hiçe saydığı dönemler geride kalmıştır. Vesayetin milli iradeyi hiçe saydığı dönemler geride kalmıştır.

Şimdi önümüzde yeni bir görev ve yeni bir fırsat var. Bu da ülkemizi yeni bir sivil ve milli bir anayasa yapmaktır. Türkiye’yi mevcut anayasa kamburundan kurtarmak hepimizin öncelikli sorumluluğudur. Bu anayasanın 2023 Türkiye’sini taşıyamadığı açıktır.

“HER TÜRLÜ UZLAŞMAYA AÇIK DAVRANIYORUZ”

Sürekli darbe anayasasından şikayet edenler iş somut adım atmaya gelince ne yazık ki konfor alanlarının dışına çıkmak istemedi. Biz bu konuda sözü ve teklifi olan herkesi yeni anayasa çalışmalarına katılmaları çağrısında bulunuyoruz. Her türlü uzlaşmaya açık davranıyoruz. Teklifi olanı yeni anayasa çağrımıza davet ediyoruz.”

Cumhurbaşkanı olarak şahsım ve Cumhur ittifakı partileri olarak; grubu olsun olmasın tüm partileri, tüm milletvekillerini, tüm toplumsal kesimleri yapıcı bir anlayışa yeni anayasa çağrımıza katılmaya davet ediyoruz. Türkiye, milletimizin hayali olan sivil bir anayasayı hak ediyor.

ENFLASYONLA MÜCADELE AÇIKLAMASI

Konuşmasında enflasyonla mücadeleye de değinen Erdoğan, “Milletimizin canını yakan hayat pahalılığını ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Ekonominin ruhunu oluşturan güven ve istikrar iklimini bozacak her türlü söz, tutum ve davranıştan uzak durmalıyız” ifadelerini de kullandı.

“ALÇAKLAR EMELLERİNE ULAŞAMADI”

Başkent’teki hain saldırı girişimine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu sabah emniyet birimlerimizin vakitli müdahalesiyle iki caninin etkisiz hale getirildiği eylem terörün son çırpınışlarıdır. Vatandaşın huzurunu ve güvenliğine kast eden alçaklar, emellerine ulaşamamıştır, asla da ulaşamayacaktır.”

Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Bu ülkede bir daha asla FETÖ yeniden dirilemeyeceği gibi, benzer örgütlerin de yeni ihanetler sergileyebilmesi mümkün değildir.”

“MİLLİ İRADEYE KAST EDENLERİN PROPAGANDASININ YAPILMASINI KABUL EDEMEYİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, “Özellikle sanat öne sürülerek milli iradeye kast edenlerin propagandasının yapılmasını kabul edemeyiz” ifadelerine de yer verdi.

“AB’DEN BİR BEKLENTİMİZ YOK”

Konuşmasında Avrupa Birliği’ne de değinen Erdoğan, “Ülkemize haksızlık üzerine haksızlık yapıyorlar. AB’den bir beklentimiz yok. Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri yapar yolumuza devam ederiz” dedi.

1 Ekim 2023 Pazar
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Numan KURTULMUŞ
KÂTİP ÜYELER : Muhammed ADAK (Mardin), Yasin ÖZTÜRK (Denizli)
——-0——-
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28’inci Yasama Döneminin ikinci yılının açılış birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayımız vardır.
Şimdi gündeme geçiyoruz.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, maalesef bugün çok hain bir terör saldırısıyla birlikte ülke olarak, millet olarak sarsıldık. Öncelikle bu terör saldırısı dolayısıyla yaralanan polis kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Bu hain saldırıyı Türkiye Büyük Millet Meclisi adına şiddetle ve nefretle kınıyorum. Yıllardır terörle mücadele etmiş, teröre karşı her alanda başarı kazanmış olan bir milletin evlatları olarak ve milletin temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak teröre karşı mücadelemizde her hâl ve şart altında sonuna kadar devam edeceğimizi, omuz omuza millî menfaatlerimizi koruyacak kararlılık içerisinde bundan sonraki süreçte de bu mücadeleye güç ve destek vereceğimizi ilan etmek istiyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Bu kadar yıl terörle mücadelede tecrübe kazanmış bir millet olarak biliyoruz ki bu terör saldırıları sadece o saldırıyı yapan birkaç kişiden ya da bu saldırının arkasında görünür ya da görünmez örgütlerden ibaret değildir. Terör saldırılarının arkasında onlara silah desteği veren, lojistik destek veren, siyasi destek veren birtakım güçlerin olduğunu gayet iyi biliyoruz ve bizim terörle mücadelemiz sadece son terörist kalmayıncaya kadar değil bunun çok daha ötesinde terörün arkasındaki bütün nedenler ve destekler ortadan kaldırılıncaya kadar devam edecektir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Hiç şüphesiz bu terör saldırısını ortaya koyanların 1 Ekim gibi bir günü tespit etmiş olmaları manidardır, tesadüfi değildir. Milletimizin millî iradenin karargâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılış gününde, hem de Türkiye Büyük Millet Meclisine birkaç yüz metre ötede böyle bir terör saldırısının yapılmasının ne anlamlar içerdiğini çok iyi biliyoruz. Türkiye, asla ve asla terörün gündemine teslim olmayacaktır, Türkiye Büyük Millet Meclisi asla ve asla terörün gündemine teslim olmayacaktır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Türkiye Büyük Millet Meclisi, gündemine sahiptir ve bu gündemi millet adına takip etmeye kararlılıkla devam edecektir.
Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; her şeyden önce 28’inci Yasama Döneminin İkinci Yasama Yılının hayırlı olmasını, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapacağımız mesaide milletimizin hak ve hukukunu koruyan, milletimizin menfaatlerini ileriye taşıyan kararlı çalışmalarımızda başarılı olmamızı Cenab-ı Allah’tan diliyorum. Bu dönem, hepimizin bildiği gibi tarihî bir dönemdir, bu dönem cumhuriyetimizin 2’nci asrının başlangıcını yapacak olan bir dönemdir. İnşallah, bu ayın içerisinde, 29
Ekimde cumhuriyetimizin 2’nci asrına hep beraber gireceğiz. Onun için diyoruz ki bizim gibi büyük milletlerin mefkûreleri olur, hedefleri olur, varmak istedikleri hedefler olur. Bu Büyük Millet Meclisini kuran irade, Türkiye Büyük Millet Meclisini 1920 şartlarında bağımsızlık ve özgürlük fikri etrafında kurmuştur. İşte, Türkiye Büyük Millet Meclisini 2’nci asra taşıyacak olan bu Büyük Millet Meclisinin de en temel hedefi tam manasıyla bağımsız bir Türkiye’yi kurmak için gayret sarf etmek ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin muasır medeniyetler seviyesinin çok daha üzerine çıkacak hedefleri gerçekleştirmesinde gayret etmektir. Bu vesileyle, Türkiye’nin 2’nci yüzyılını hep beraber millî mefkûremizin, millî hedeflerimizin etrafında değerlendirecek ve 2’nci asrımıza girerken bu Meclisin sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye’nin yüzyılı olması için 2’nci asrımızı değerlendirecek adımları atacağından eminiz. Bu ortak hedefte aramızdaki farklı fikirleri, aramızdaki siyasi farklılıkları bir tarafa bırakarak ortak hedefler etrafında birleşeceğiz. Bunun için hiç şüphesiz Meclisin itibarının, siyasetin itibarının yükseltilmesi herkesin sorumluluğu olduğu gibi en başta Türkiye Büyük Millet Meclisi mensupları olarak bizlerin sorumluluğudur. Biz şu anda, bu Mecliste 15 siyasi partinin var olduğu çok sesli bir Meclise sahibiz. Bu Mecliste farklı seslerin bir arada olması eskilerin tabiriyle “İhtilafta rahmet vardır.” fikrini bize hatırlatıyor. İhtilaf, tefrika değil, farklı fikirler üzerinden ortak hedeflere doğru giderken münakaşayla hayırlı sonuçları bulabilme kabiliyetidir. Dolayısıyla ihtilafta rahmet olduğunu bileceğiz ama ihtilafı tefrikaya düşürmek isteyen her türlü ayrımcılığın da karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak duracağız.
Değerli kardeşlerim, değerli milletvekilleri; bu çerçevede Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeni bir grubun, 6’ncı bir grubun kurulduğunu biliyoruz. O grup salı günü Başkanlık Divanına üyesini ve komisyon üyelerini bildirdikten sonra perşembe günü yapılacak olan Başkanlık Divanıyla birlikte de Mecliste alacağı yer tespit edilecektir. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar) Bu çerçevede cumhuriyetimizin 2’nci yüzyılının Meclisi olan bu Meclisin önünde hiç şüphesiz birtakım ödevlerin olduğunu, birtakım sorumlulukların olduğunu da bir kere daha hatırlamak durumundayız.
Her şeyden evvel, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir darbe anayasası olan 1982 Anayasası’ndan kurtulmak mecburiyetindedir. Bunun için ön yargısız; doğru zeminlerde ve doğru yöntemlerle tartışarak, her birimiz kendi fikrimizi sepetlerimizdeki pamukları ortaya koyarak yeni bir anayasayla cumhuriyetimizin 2’nci asrının taçlanması için olağanüstü gayret sarf edeceğiz. Bu anayasanın tartışma yeri, doğru zemini şüphesiz Türkiye Büyük Millet Meclisinin bizatihi kendisidir ve bu tartışmalara Meclisimiz öncülük yapacaktır. Bu anayasa yeni, sivil, çoğulcu, katılımcı, kapsayıcı ve insan odaklı millî bir anayasa olmak durumundadır. İnşallah, hep beraber başta Mecliste grubu bulunan partiler olmak üzere, Türkiye’nin kanaat sahibi bütün gruplarının samimi bir şekilde bu sürece katılımını sağlayacağız. Üniversitelerin, hukuk çevrelerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve fikri olan her kesimin bu süreçte aktif olarak yer almasını Meclis olarak hep beraber sağlayacağız.
Yine, cumhuriyetimizin 2’nci asrında Meclisin üzerindeki önemli sorumluluklarından biri de Meclis İçtüzüğü’nün bu Meclisin mehabetine yaraşır bir şekilde gözden geçirilmesi. Mecliste zaman alan lüzumsuz ve hatta kamuoyu tarafından eleştirilen görüntülerin ortaya çıkmaması için, komisyonların çok iyi çalıştırıldığı, farklı fikirlerin sonuna kadar müzakere edildiği ama Meclis Genel Kurulunun da fevkalade etkin, hızlı ve saygın bir çalışma temposuyla konularına hâkim olarak yasama ve denetleme fonksiyonunu yerine getirdiği bir Meclisi kurmak bizim vazifemizdir. Bunun için, temenni ediyorum ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu dönemde önündeki önemli meselelerden birisi olan Meclis İçtüzüğü’nün gerçekleştirilmesi de siz değerli milletvekillerine ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28’inci Yasama Yılının mensuplarına nasip olur.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Meclisimiz için önemli gördüğümüz bir başka konu ise parlamenter demokrasinin bütün kurallarıyla çok etkin olduğu bir dönemi geçirmemiz gereğidir. Türkiye hem içinde bulunduğu şartlar hem Türkiye’nin dış politikada yakalamış olduğu çok taraflı, aktif ve çok boyutlu dış politika Meclisimizi de dış politikada aktif hâle getirmeyi zorunlu kılıyor. Bunun için başta dış komisyonlarımız olmak üzere Meclisimizin parlamentolar arası ilişkilerde çok daha etkin faaliyetlerinin olması gerektiği bir sürece girdiğimizi işaret etmek isterim.
Yine, ayrıca, Meclisimizin gündeminde kendi içimizdeki gündemler yani milletimizin, halkımızın beklediği yasal çalışmaların dışında uluslararası alandaki gelişmeleri takip etmek de Meclisimizin gündeminde olacaktır. Bu çerçevede iklim krizlerini, gıda krizlerini, enerji krizlerini çok yakinen takip ederek Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak gerekli adımlarımızı atacak, gerekli tedbirlerimizi alacağız. Savaş, çatışma ve işgaller karşısında da demokrasinin beşiği olan Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak tavrımızı her zaman ortaya koyacağız.
Ayrıca, son zamanlarda başta Avrupa kıtası olmak üzere bütün dünyanın gündemini işgal eden önemli konulardan biri olan yabancı düşmanlığı, göçmen karşıtlığı ve özellikle İslamofobi karşısında da Meclis olarak üzerimize düşen sorumlulukları sonuna kadar yerine getireceğiz. Bu çerçevede, özellikle son zamanlarda Avrupa Kıtası’nda bazı ülkelerin İslam karşıtı propagandaya zemin hazırlamaları hatta işi sadece üç beş faşist, ırkçı, İslam düşmanı siyasetçi müsveddesinin eylemi olmaktan çıkartarak maalesef polis gözetiminde Kur’an-ı Kerim’in yakılması gibi olayların gerçekleştirilmiş olması asla kabul edeceğimiz, asla müsamaha göstereceğimiz bir husus değildir. Müslümanların kutsalları aynen bütün diğer dinlerin mensuplarının kutsalları gibi mukaddestir ve korunmak zorundadır. Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Avrupa’nın bütün siyaset yapıcı merkezlerine buradan tavsiyemiz şudur: Özellikle Avrupa’da ve Batı dünyasında gelişen, bazı ülkelerde gelişen, bazı ülkelerde siyaset tarafından da destek gören İslam karşıtı bu eylemlerin bir an evvel sonlandırılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve temsil ettiği Türk milletinin en temel beklentilerinden biridir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Ayrıca şu tavsiyeyi de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak dostane bir şekilde Avrupa’daki siyasetçilere yapmak isterim. Bu, sadece Kur’an-ı Kerim’in yakılmasıyla Müslümanların kutsallarına hakaret değil, dünyada 2 milyara yaklaşmış Müslüman toplulukları karşısına almak değil, çok daha ağır bir siyaset sonucunu doğuran çirkin bir gelişmedir, o da şudur: Bu çirkin gelişmelere, bu faşist saldırılara karşı Avrupa siyaseti seyirci kalırsa korkarım ki Avrupa’nın makul ve mutedil ana eksen, ana akım siyaset damarları zehirlenecek ve Avrupa’nın demokrasisini işleten damarları körelecektir. Bunun için diyoruz ki İslamafobiyaya karşı mücadelede Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerine düşen bütün sorumluluğu yerine getirecek ve gerekli uyarılarını ilgililere yapacaktır.
Konuşmanın sonunda, bir kez daha bugün karşılaştığımız terör saldırısı dolayısıyla milletimize geçmiş olsun dileklerimi ifade ediyorum ve bugün burada yaralanan kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan acil şifalar diliyorum, milletimize geçmiş olsun. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak teröre karşı mücadelede bütün gücümüzle destek olacağımızı bir kere daha herkese ilan ve tebliğ ediyorum.
Hepinize hayırlı günler diliyorum. Meclisimiz hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, yeni yasama yılının açılış konuşmasını yapmak üzere Sayın Cumhurbaşkanımız şu anda Genel Kurul Salonu’muzu teşrif etmektedirler. Kendilerine Meclisimiz adına hoş geldiniz dileklerimi ifade ediyorum. (AK PARTİ, MHP ve İYİ Parti sıralarından ayakta alkışlar, Saadet Partisi sıralarından ayağa kalkmalar)
Şimdi İstiklal Marşı’mız okunacaktır.
Sizleri ayağa davet ediyorum.
(İstiklal Marşı) (Alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Cumhurbaşkanım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Aziz milletim, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri en kalbî duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28’inci Dönem İkinci Yasama Yılının milletvekillerimizle birlikte özellikle ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Sözlerimin hemen başında, 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde iradelerini sandığa özgürce yansıtarak demokrasimizin gücüne güç katan tüm vatandaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, millî iradenin temsilcisi olarak Meclisteki yerlerini alan 28’inci Dönem Milletvekillerimizi bir kez daha tebrik ediyorum.
Meclisimizin faaliyete geçtiği 23 Nisan 1920’den günümüze kadar bu yüce çatı altında ülkemize hizmet eden milletvekillerimizin her birine ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Meclisimizde görev yapmış milletvekillerimizden vefat edenlere Mevla’dan rahmet niyaz ediyorum.
Büyük Millet Meclisimizin ilk Başkanı, millî iradenin özellikle ilk kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle anıyorum.
Hangi ünvanla olursa olsun Türkiye’nin gelişmesi, büyümesi, güçlenmesi için emek veren, ter döken herkese milletim adına teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Vatan topraklarının müdafaası, milletimizin birliği, ülkemizin bütünlüğü, devletimizin bekası uğrunda bin yıldır canları pahasına mücadele eden şehitlerimizi ve gazilerimizi tazimle yâd ediyorum. Rabb’im tüm şehitlerimizin ruhlarını şad, mekânlarını cennet eylesin.
Meclisimizin her açılışında yüz üç yıl önceki heyecanı tekrar yaşıyoruz. Yeni yasama yılında teklifleri, muvafık-muhalif görüşleriyle, temsilcisi oldukları milletle olan yakın irtibatlarıyla, millî iradenin üstünlüğü ilkesine bağlılıklarıyla, bu çatı altında ülkemize, milletimize, şehirlerimize hizmet verecek, katkı verecek tüm milletvekillerimize başarılar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sizlerden millî ülkümüz olan Türkiye Yüzyılı vizyonuna yakışır fikri ve fiilî eserler bekliyoruz. Binlerce yıllık devlet geleneğimizin, 2 asrı bulan demokrasi arayışımızın, ilk yüzyılını geride bırakmak üzere olduğumuz Cumhuriyetimizin, çok partili siyasi hayata geçişle birlikte şekillenmeye başlayan demokratik teamüllerimizin, velhasıl göz kamaştırıcı millî hazinemizin en büyük mirası işte burasıdır, bu yüce kurumdur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Elbette her ülkenin meclisi kendi tarihi, kültürü, istiklali, bekası için önemlidir. Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisimizin ilki Millî Mücadele, ikincisi 15 Temmuz’da olmak üzere 2 defa gazilik payesiyle şereflenmiş. Darbelerden cuntalara, nice badireleri atlatarak dimdik ayakta kalmış, vesayetin tüm baskılarına rağmen daima milletin safında yer almayı başarmış bir kurum olarak tüm parlamentolar içinde özel bir yere sahip bulunduğuna inanıyorum. Millî Mücadele gibi bir destanı yokluklar, ihanetler, karanlık hesaplar içinde zafere ulaştıran Meclisimizin bugün de Türkiye Yüzyılı’nın ufkunu aydınlatacağından şüphe duymuyorum.
Artık ilk asrını tamamlayan cumhuriyetimizin hüdayinabit değil, binlerce yıllık zincirin son halkası olarak ilan ve inşa edildiği gerçeğini evlatlarımızın zihinlerine kazımamız gerekiyor. Gazi Mustafa Kemal’in 29 Ekim 1923 günü Meclis kürsüsünde dile getirdiği şu ifadeleri sizlere hatırlatmak, gençlerimizin de dikkatine getirmek istiyorum: “Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet, istidat, idrak, kendi hakkında suizanda bulunanların ne kadar gafil ve ne kadar tetkikten uzak insanlar olduğunu pek güzel ispat etmiştir. Milletimiz haiz olduğu evsaf ve liyakatini, hükûmetinin yeni ismiyle cihanımedeniyete daha çok suhuletle izhara muvaffak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti cihanda işgal ettiği mevkiye layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir. Bu yüce müesseseyi vücuda getiren Türk milletinin son dört sene zarfında ihraz ettiği zafer, bundan sonra da birkaç misli olmak üzere tecellilerini gösterecektir. Milletin teveccühünü daima istinat noktası telâkki ederek hep beraber ileriye gideceğiz.” Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonraki süreç, Gazi’nin hayal ettiği hızda ve içerikte yürümemiş olsa da bir asır sonra aynı hissiyatla burada buluşmamız, kurucu iradenin geçerliliğini sürdürdüğüne işaret ediyor. Nitekim, tarihe baktığımızda, geniş bir coğrafyada kurulan Türk devletlerinin büyük bölümünün, ilk asrına gücünün zirvesinde girdiğini görüyoruz. Cumhuriyetimizin önünde kat edecek hâlâ epeyce bir mesafe olması, bize daha yapacak çok işimizin bulunduğunu anlatıyor. “Kimsesizlerin kimsesi” olarak tahayyül edilen cumhuriyetimiz, inşallah bu vasfına tam manasıyla Türkiye Yüzyılı’nda kavuşacaktır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, maziden atiye kurduğumuz köprüyü ne kadar sağlam tutarsak Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirme azmimiz de o kadar güçlü olacaktır. Bunun için, topyekûn millet ve onun temsilcileri olarak farklılıklarımızı zenginlik hâline dönüştürerek ortak hedeflerimize ve sıkı sıkıya sarılmalıyız. Geçtiğimiz yirmi bir yılda ülkemizin kalkınma ve demokrasi altyapısının eksiklerini tamamlayarak bu doğrultuda atılacak daha büyük adımların zeminini hazırladık. Hamdolsun artık Meclisimizin kapısına kilit vurulduğu, milletvekillerinin istiskale maruz bırakıldığı, başbakanların ve bakanların idam sehpasına gönderildiği, vesayetin millî iradeyi hiçe saydığı dönemler geride kalmıştır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Meclisimiz ve milletimizle omuz omuza vererek hep birlikte yazdığımız 15 Temmuz destanı bu bakımdan bir dönüm noktasıdır. İki asırlık yönetim sistemi arayışlarımızın zirvesi olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişin tarihimizde ilk defa siyasetin, Meclisin ve milletin ortak kararıyla gerçekleşmesi aştığımız bir diğer önemli eşiktir. Şimdi önümüzde yeni bir görev ve yeni bir fırsat var, bu da ülkemizi cumhuriyetin ilk yıllarının ardından tekrar yeni ve sivil bir anayasaya kavuşturmaktır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Genel Kurul Salonu’muzdaki Başkanlık kürsüsünün hemen arkasında yazan “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” ilkesinin hakkını ancak bu şekilde verebiliriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiye’yi, 12 Eylülde darbe yönetiminin kırk bir yıl önce milletimizin sırtına sardığı mevcut anayasa kamburundan kurtarmak hepimizin en öncelikli sorumluluğudur. Kırk bir yıllık tarihinde uğradığı irili ufaklı 20’den fazla değişiklikle âdeta yamalı bohçaya dönenen bu Anayasa’nın 2023’ün Türkiye’sini taşıyamadığı açıktır. Bu gerçeğe, ekonomiden diplomasiye, adaletten hak ve özgürlüklere çok geniş yelpazede farklı vesilelerle şahit oluyoruz. Esasen, yeni anayasa meselesi on seneyi aşkın süredir ülkemizin ve Meclisimizin gündemindedir, hatta yarım kalmış olsa da bu doğrultuda atılan kimi adımlar oldu. Cumhur İttifakı olarak 2021 yılında yeni anayasa için önce kendi hazırlıklarımızı yaptık ardından diğer siyasi partileri de kendi hazırlıklarını yapmaya ve kamuoyuyla paylaşmayla davet ettik. Maalesef, bu samimi davetimiz karşılık bulmadı. Lafa gelince sürekli darbe anayasasından şikâyet edenler iş somut adım atmaya gelince ne yazık ki konfor alanlarının dışına çıkmak istemediler. Buna rağmen, biz ümidimizi asla kaybetmedik.
Her anayasanın ayrı bir hikayesi vardır. Türkiye 1921, 1924, 1961, 1982 Anayasalarıyla dönemlerinin olağanüstü şartları içinde tanıştı. Bugün ülkemizin şartlarının ilk defa demokratik sistemin kendi tabii işleyişi içinde bir anayasayı hazırlamaya ve milletin takdirine sunmaya uygun olduğuna inanıyoruz. Türk demokrasisinin ulaştığı olgunluk seviyesi, anayasa meselesinde 27 Mayıs 1960 darbesiyle başlayan kötü geleneği tamamen sona erdirmeye fazlasıyla yeterlidir. Elbette anayasanın başarısı her siyasi partinin, her toplumsal kesimin, her bireyin kendini içinde bulacağı ve “Benim.” diyerek sahipleneceği kapsayıcı bir metin olmasıyla orantılıdır. Devletin ve milletin ortak geçmişini ve ortak geleceğini kuşatmayan bir anayasa ülkeye fayda getirmez. Cumhurbaşkanı olarak şahsım ve Cumhur İttifakı partileri olarak grubu olsun olmasın tüm partileri, tüm milletvekillerini, tüm toplumsal kesimleri, bu konuda sözü ve teklifi olan herkesi yapıcı bir anlayışla yeni anayasa çağrımıza katılmaya davet ediyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Darbecilerin direktifi olarak değil, gerçekten millî, yerli, sivil, vizyoner bir anayasa isteyen herkes bu çağrının muhatabıdır. Anayasa metninin kısa veya uzun olacağı, hangi konuları içerip hangilerini alt düzenlemelere bırakacağı, milletin her bir ferdinin ortak manifestosu niteliğini nasıl taşıyacağı, bütün bunların tamamını hep birlikte konuşup, tartışıp kararlaştırabiliriz. Yeter ki meseleye, ülkenin ve milletin temel değerlerine, kırmızı çizgilerine, “Türkiye Yüzyılı” hedefimize uygun şekilde, hüsnüniyetle ve uzlaşmaya açık şekilde yaklaşabilelim; bunu başardığımızda diğer tüm konuların üstesinden geleceğimizden asla şüphe duymuyorum.
Türkiye, milletimizin hayali olan böyle bir anayasayı hak ediyor. Türkiye, ülkenin ve toplumun gerisinde kalan değil, önünü açan, aydınlatan, ufkunu genişleten bir anayasayı hak ediyor. 15 Temmuz gecesi darbecilerin ölüm kusan silahlarına meydan okuyan bu necip millet demokrasi mücadelesini sivil anayasayla taçlandırmayı fazlasıyla hak ediyor. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Biz de diyoruz ki bu özlemi daha fazla geciktirmeyelim, cumhuriyetimizin 100’üncü yılını yeni anayasayla taçlandıralım. Hatta bu vesileyle, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ilk döneminde tecrübelerin ışığında ortaya çıkan iyileştirme ihtiyacını da yeni anayasa çalışmaları kapsamında değerlendirebileceğimizi ifade etmek istiyorum. Böylece yeni anayasayla birlikte yönetim sistemi tartışmalarını ilanihaye sona erdirme imkânı bulacağız. Gördüğünüz gibi biz ülkemizi ve milletimizi Türkiye Yüzyılı anayasasına kavuşturmak için her türlü kolaylığı gösteriyor, her türlü uzlaşmaya açık davranıyoruz; diğer siyasi aktörlerden ve partilerden de aynı yapıcı yaklaşımı bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, toplumlar sadece ortak zaferlerle değil ortak acılarla da yoğrularak millet olur, devlet olur. Türkiye 6 Şubatta işte böyle bir ortak acıyla güne uyandı. Ülkemizin 11 şehrindeki 14 milyon insanı etkileyen, 50 binin üzerinde can kaybına ve 850 bin bağımsız birimin kullanılamaz hâle gelmesine yol açan bu deprem yakın tarihimizin en büyük felaketlerinden biridir. Dünyada böylesine büyük bir alanda, bu kadar çok insanı etkileyen bir afet karşısında bu derece hızlı toparlanıp önce arama kurtarma, ardından acil yardım ve barınma hizmeti sağlayabilen başka bir devlet örneği yoktur. Buna rağmen elbette kimi aksaklıklar, eksiklikler, gecikmeler olmuştur, belki hâlâ da vardır. Ancak milletimizin bu felaket karşısında gösterdiği birlik, beraberlik ve dayanışma asırlar boyunca hayırla yâd edilecek, tüm insanlığa örnek gösterilecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Devlet olarak imkânlarımızın tamamını bölgenin en hızlı şekilde ihyasına hasretmiş durumdayız. Depremzede vatandaşlarımızın iaşe ve ibate hizmetleri sistematik bir şekilde sağlanmaktadır. Bölgede kurulan 186 bin konteynerde 600 bine yakın vatandaşımız barınıyor. Yaklaşık 327 bin hanedeki 1,3 milyon vatandaşımızın yararlandığı kira yardımı ve diğer yöntemlerin devreye alınmasıyla açıkta kimse kalmadı.
Şehirlerimizin yeniden inşa çalışmaları süratle ilerliyor. Yapımına fiilen başladığımız konut sayısı 200 bini, yerinde dönüşüm için başvuranların sayısı ise 212 bini geçti. Yakında inşası tamamlanan deprem konutlarının hak sahiplerine teslimine başlıyoruz. Bu yılki ek bütçeyle bölgeye 762 milyar lira tahsis etmiştik, 2024’te bu rakam 1 trilyon lirayı geçecek.
Eylülün ilk haftası açıkladığımız orta vadeli programdaki önceliklerimizin başında da deprem bölgesindeki yaraların sarılması yer alıyor. Depremin ülkemize toplam maliyetinin 105 milyar doları bulacağı hesaplanıyor. Böyle bir meblağ, gelişmiş ülkeler dâhil tüm ekonomiler için çok büyük bir yüktür. Üstelik, Türkiye diğer alanlarla birlikte ekonomide de ciddi mücadeleler yürüten bir ülkedir. Ülkemize yönelik her saldırının bir tarafında ekonomik hesaplar bulunuyor, buna bir de Covid-19 salgının ve kuzeyimizdeki savaşın yol açtığı krizlerin ekonomik sonuçları eklenince şartlar ülkemiz için daha da zorlaşmıştır.
Biliyorsunuz, dünyanın kendi içine kapandığı küresel sağlık krizinde biz, önceliğimizi istihdama ve üretime vererek farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Hamdolsun, bu sayede salgın krizini en az hasarla atlattık.
Rusya-Ukrayna savaşının küresel ekonominin dengelerini bozan sonuçları her geçen gün farklı bir yönüyle tezahür ediyor. Dünya genelinde enflasyon oranları son altmış, yetmiş yılın en yüksek seviyelerine ulaştı. Gıdadan enerjiye, ticaretten istihdama kadar her alanda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Gelişmiş ülkeler dâhil hemen hiç kimse önünü net bir şekilde göremiyor. Türkiye olarak biz de ister istemez bu olumsuzluklardan etkileniyoruz. Seçimlerin ardından hem mevcut küresel ekonomik görünümü hem de önümüzdeki dönemde karşılaşabileceğimiz muhtemel tehditleri dikkate alan bir politikaya yöneldik. Amacımız, bu hassas dönemden ülkemizi en az kayıpla ve -şayet arzu ettiğimiz neticeleri alabilirsek- en büyük kazançla çıkarmaktır. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütme stratejimiz, ekonomi politikamızın omurgası olmaya devam ediyor. Milletimizin canını yakan hayat pahalılığını ortadan kaldırmak, deprem başta olmak üzere, ülkemizin acil meselelerini çözmek, ülkemizi büyütmeyi sürdürmek için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız.
Asırlık hayalimiz Türkiye Yüzyılı’nı diğer alanlardaki hedeflerimizle birlikte gerçekleştirmeden durmayacağız, duraksamayacağız. Küresel ekonominin geleceğine ilişkin endişelerin arttığı bir dönemde biz sadece umudumuzu korumakla kalmıyor, istihdamdan ihracata, her başlıkta artan tempomuzla iddialarımızı somut çıktılara dönüştürüyoruz. Türk ekonomisinin başarısının hepimizin hayat kalitesini yükselten, aksi durumun ise hepimize bedel ödeten bir tablo ortaya çıkardığını asla unutmamalıyız. Ekonominin ruhunu oluşturan güven ve istikrar iklimini bozacak her türlü söz, tutum ve davranıştan uzak durmalıyız. Ülkemizi, küresel ekonominin içinden geçtiği şu fırtınalı atmosferden yara almadan sahiliselamete ulaştırmak siyasetçiler olarak hepimizin milletimize karşı olan mesuliyetidir. Yasama organı Meclisimizin bu konuda göstereceği hassasiyet, yürütme olarak bizim en büyük moral kaynağımız ve desteğimiz olacaktır. Benzer bir dayanışmaya terörle mücadele konusunda da ihtiyacımız olduğunu özellikle hatırlatmak isterim. Ülkemize kırk yıldır çok ağır insani ve ekonomik bedeller ödeten bölücü terör meselesini sınırlarımız içinde büyük ölçüde çözdük. Terör örgütünün sınırlarımız dışındaki varlığını da ortadan kaldırarak emperyalistlerin, bölge halkının başına musallat ettiği bu belayı ülkemiz için bir tehdit kaynağı olmaktan tamamen çıkartmak istiyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Bu çerçevede, son yıllarda elde ettiğimiz tarihî, siyasi ve askerî başarıları yeni kazanımlarla daha da ileriye taşımak için hazırlıklarımızı yapıyoruz. İçeride ve dışarıda son terörist de bertaraf edilene kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Terör örgütünün siyaseti yönlendirmesine ve ülkemizin kutlu yürüyüşünü engellemesine müsaade etmeyeceğiz.
Bu sabah Emniyet birimlerimizin vakitli müdahalesi neticesinde 2 caninin etkisiz hâle getirildiği eylem terörün son çırpınışlarıdır. Vatandaşın huzuruna ve güvenliğine kasteden alçaklar emellerine ulaşamamıştır, asla da ulaşamayacaktır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Olaya müdahale esnasında yaralanan polislerimize Allah’tan acil şifalar diliyor, Ankaralı kardeşlerimize geçmiş olsun temennilerimi iletiyorum.
Güney sınırlarımızın tamamını en az 30 kilometre derinliğinde bir güvenlik şeridiyle koruma, onun ötesindeki faaliyetleri de mutlak denetim altında tutma stratejimiz bakidir. Atacağımız yeni adımlar sadece hazırlık, zaman ve ortam meselesidir. Bunun için “Bir gece ansızın gelebiliriz.” sözü kulaklardan hiç eksik olmasın diyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) FETÖ ihanet şebekesinin bilhassa yurt dışında yuvalanan militanları vasıtasıyla yaymaya çalıştığı “Yıkılmadık, ayaktayız.” havası bir çeşit mezarlıkta ıslık çalma gayretidir. Açık ve net konuşuyorum, bu ülkede bir daha asla FETÖ yeniden dirilemeyeceği gibi, benzer örgütlerin de yeni ihanetler sergileyebilmesi mümkün değildir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Ne devletimiz ne milletimiz ne de siyaset kurumu böyle bir durumun ortaya çıkmasına izin vermeyecektir. Operasyonlarımız neticesinde âdeta can çekişen terör örgütlerine siyasi hesaplarla moral aşılamanın vebali çok ağır olacaktır.
Özellikle sanat öne sürülerek millî iradeye kastedenlerin propagandasının yapılmasını kabul edemeyiz. Kültür, sanat gibi insanı yücelten ortak değerlerin insanlık ve demokrasi düşmanlarının istismar alanı hâline dönüşmesine sorumluluk makamında olan bizlerin karşı çıkması hayati öneme sahiptir. Bunu her şeyden ve her türlü siyasi kaygıdan öte 15 Temmuz gecesi çıplak elleriyle tankları durduran kahramanlara minnet borcumuz olarak görmemiz gerektiğine inanıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,

Etiketler

Fehmi Duman